Vote atan yorum yapan elleriniz dert görmesin 😇
Deli gibi ekrana bakmayı bırakıp üstümü düzelttim. Mutfağa gidip anneme Metehan'ın geleceğini söylemiştim. İlk önce garip bir yüz ifadesiyle yüzüme baksada bana "Ne zaman gelecekmiş" diye sordu." Bir saate burda olurmuş "dedim. Daha sonra annem yemeği o geldiğinde koyarız diyip teyzemlerin yemeğini ısıttı. Sofrayı kurup yemek yedik. Bu arada saat 4.30 o yüzden bana göre hala sabah hihihi... bu da benim gülme şeklim hihihi... Sofrayı toplayıp bulaşıkları makineye attık ,bu süre zarfında çay sularını olması için ocağa koyduk. Kettle koymadık çünkü vaktimiz var. Bütün bu karmaşanın içinde ben çalan kapıyı açana kadar Metehan'ın geleceğini unutmuştum. Karşımda üniformasıyla fotoğraflarındaki resimlerden daha farklı gözüküyordu. Yani böyle nasıl söylenir, kalbimin yerinden çıkmasını sağlayan türden işte siz anladınız. Daha fazla kapının önünde dikilmeyi bırakıp, içeri davet ettim. Girişte beklemesini söyleyip teyzemleri misafir odasından oturma odasına geçmelerini rica ettim. Onlar oturma odasına geçtiğinde ben de Metehan'a elimle geçeceği odayı gösterdim. İkimizde konuşmadık. Ben ellerimle oynadım. Kafamı kaldırıp Metehan'a baktığımda o da benim gibiydi. Açıkçası çok sinirli gözüküyordu. Mesleki eğitimden dolayıydı sanırım pek bilmiyorum. En sonunda baktım bu böyle olmayacak,sessizliği ben bozdum.
-Aç mısın? Gerçi benimki de soru. Yemek hazır istersen getiriyim.
-Zahmet olmasın şimdi
-Yok ne zahmeti iki yemek. Ben şimdi hemen getiririm.
Odadan çıkıp mutfağa gittim. Annem yemekleri ısınması için ocağa koymuş zaten. Bende tabaklara koyup tepsiye koydum. Yer sofrası sarıp yemeğini ona koydum. Metehan da oturup yemeye başladı. Ben tok olduğum için demlediğim çayı getirip bardağa doldurdum.
-Zeynep açıkçası ben böyle işleri beceremem. Ama sana kendi hayatımı hatta seni nerde görüp sevdiğimi anlatmayı sana borç bilirim.
Sadece kafa salladım. O da kaldığı yerden devam etti.
-Annem babamın 3. eşiydi. Babam içen her Allah'ın günü annemi döven bir adamdı. Ben 5 yaşındayken annemi de beni de gezdireceğini söyleyip havaalanın arkasındaki ıssız yere götürdü. Bizi orada bırakıp gitti. Ha birde ilk eşinden olan abimi. O da bizimle yaşıyordu. Biz nasıl korkuyoruz korkudan tir tir titriyoruz. Abim 12 yaşındaydı. Allah'tan gece değildi,yoksa eve geri dönemezdik. Çok şükür ordan geçen taksiyi abim eliyle garip hareketler ederek durdurdu. Eve dönmedik. Babaannemin yanına gittik. Babaannem annemi yanına aldı. Babama zaten o günden sonra ulaşamadık. Senide otobüste görüp evinize kadar takip ettim. Ne biliyim hoşuma gittin. 5 ay bekledim. Belki sadece sana duyduğum his sadece hoşlantıdan ibaretti,yani ben öyle zannetim. Ama değil,seni her gördüğümde içimde olan biteni anlatamam, dilede dökemem. Kıskancım bunu kabul ediyorum. Ama giyeceğin ya da giydiğin kıyafete karışmam diyemem ama dikkat edebilirim bu özelliğime, okumak istersende ki bence oku asla karışmam. Merak etme. Bak Zeynep benim görevim zor. Ne zaman göreve gideceğim ya da ne zaman evde olabilirim bilmiyorum. Ama her şeye rağmen bu silah tutmaktan nasır tutan ellerimi ömür boyu tutar mısın?
-Metehan ben...
-Birşey deme düşün istersen.
-Hayır hayır ben sadeceee... Tutarım Metehan ellerini bir ömür boyu tutarım. Daha önce yaşadıklarına bir şey diyemem zor bir hayatın olmuş. Ama bence açılan yaralarını birlikte sarabiliriz.
-Teşekkür ederim.
-Rica ederim ne demek.
-Ha bu arada bunlar senin..
Koltuğun kenarındaki poşeti bana uzattı.
-Bu ne?
-Aç bak. Al
Poşetin içindeki kutuyu açtığımda bir sürü karam , çikolata ve kalpli küçük beyaz bir ayı vardı.
-Çok teşekkür ederim.
-Rica ederim. Gülüm
- Gülüm?
Ben bunu sesli mi söyledim. Güldü.
-Hiç Öylesine...
Ben geldim okuyan arkadaşlar bir şekilde okuduğunuzu belli eder misiniz? Bir sonraki bölümde görüşmek üzere Allah'a emanet olun 😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PÖH BEY'İN AŞKI
Chick-LitKitap gerçek hayat hikayesinden yarı alıntıdır. Kitabın birazı alıntı birazı kurgudur. Pöh Metehan ve Okul öncesi öğretmenliği okuyan Zeynep'in hayat hikayesi.... .......