Hayat Plandıklarımızın Aksidir

249 33 78
                                    

☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hwang Krallığında Hyunjin doğduğu günden beri bir koşuşturma hakimdi bu sefer ki koşuşturmanı sebebi ise sabah kahvaltısına inmek istemeyen küçük prens ve onu ikna etmeye çalışan büyük ablası ve doğduğu günden beri yanından ayrılmayan ve artık onu da ablası gibi gördüğü yardımcısı Olivia'ydı. İkisinin de tek derdi Kral kahvaltıya inmeden küçük prensi kahvaltıya inmeye ikna etmekti çünkü ikisi de biliyordu ya Kral masada tek bir eksik görürse herkese yeryüzünde cehennemi bizzat tattırırdı.

Hyunjini ikna edemeyeceğini anlayan ablası küçük kardeşine bir oyun oynadı bunu her ne kadar yapmak istemesede yapmak zorundaydı çünkü biliyordu ki Kralın siniri cehennem ateşinden beterdi hem kardeşinin 1 hafta daha zindanda aç susuz kalmasını istemiyordu o daha 5 yaşındaydı ve bu yaşına kadar sayısız ceza alıp zindana kapatılmıştı önce bir günle başlayan bu cezalar zamanla 2 haftaya kadar çıkmıştı. Ablası onu ikna etmek için küçük yalanını devreye soktu hemen çünkü biliyordu ki birazdan Kral uyanırdı "Hyunjin-ah biliyor musun eğer kahvaltıya inip güzelce kahvaltını yaparsan bugün o hep görmek istediğin atlar var ya onları görmeye gideceğiz hadi hazırlan hemen kahvaltıya inelim sonra da at çiftliğine gidelim" Hyunjin duyduklarıyla hemen ayağa fırladı ama içinde hâlâ bir şüphe vardı peki ya Kral, onun haberi var mıydı yoksa o da mı onlarla gelecekti ah hayır Kralın onlarla gelmesini istemiyordu sadece büyük bir ızdırap olurdu istemiyordu onun gelmesini. Aklındaki soruları hemen ablasına sormaya karar verdi sonuçta o bu sarayda gördüğü en bilgili insandı tabii güzeller güzeli annesinden sonra."Abla babamda bizimle at çiftliğine gelir mi hem bir de at çiftliği bahsettikleri kadar büyük mü ımm bir de atlara bende binebilir miyim bir de şey-"Hyunjin'in sözlerini ablasının kahkahası böldü" Ah Hyunjin sen ne zaman bu kadar konuşkan oldun babam bizimle gelmeyecek merak etme ve evet at çiftliği çok büyük ama hazırlanmazsan orayı göremeyiz hadi hazırlan" Ablasının bunu demesiyle hemen hazırlanmaya başladı at çiftliğine giderken ne giyilirdi ki? Ablasının ona yalan söylediğini anlamadan saf bir heyecanla hazırlandı, ablası bile daha bu sarayın dışına çıkamamıştı ki onlara yasaktı bu şeyler. Hyunjin ise daha bu sarayın belli odalarına bile girememişti sadece kendi odası ve yemek odası. Annesinin ve ablasının odasına gitmesi bile yasaktı. Ah doğru ya bir de bu aralar çok sık gittiği zindan vardı ama orayı hiç sevmiyordu artık orada konuştuğu küçük çocuk bile yoktu ona küsmüş müydü yoksa? Neydi adı ha Sam o çocukta en az Hyunjin kadar güzeldi... Hyunjin düşüncelerinden sıyrılıp hemen üstünü değiştirdi ve ablasının bir adım gerisinde yürümeye başladı yemek odasına doğru. Tanrıya şükür daha kral gelmemişti. Diğer kardeşleri çoktan masaya oturmuştu bile. Kendi de hemen masanın en uç köşesine-krala en uzak yere oturdu-Kral onun suratını görmemek için böyle emretmişti.

Kapıdaki tıkırtıları duyduklarında hepsi ayağa kalmış başlarını önlerine eğmişti. Önce odaya Kral hemen arkasında da biricik eşi girmişti Hyunjin güzeller güzeli annesinin yüzüne bakmamak için kendisiyle bir savaş veriyordu biliyordu ki eğer kafasını kaldırırsa bir hafta daha ceza alırdı ve bunu istemiyordu. Herkes sessizlik içinde yerlerine oturdu yemeğe önce Kral ardından Kraliçe ve en son çocuklar başlamıştı yemekte her zaman ki çatal bıçak seslerinden başka bir şey yoktu. Hyunjin aklına gelen şeyle gülümsedi sahi at çiftliğine hemen yemekten sonra mı giderlerdi acaba? Ablasına sorsa mıydı hayır hayır bu hiç iyi bir fikir değildi kral yemek yerken konuşulmasından nefret ederdi. Kral kafasını kaldırdığında gülümseyen Hyunjini görünce çileden çıkmıştı Tanrı aşkına bir de delirmiş miydi, kendi kendine gülümsüyor muydu bu çocuk?

Hyunjinin gülümsemesini bozan şey sinirle ayağa kalkan ve oturduğu sandalyeyi deviren Kralın bağırmaları oldu "Görevliler hemen buraya gelin ve şu iblisi zindana kapatın tam 10 gün ne yemek ne de su var bu iblise ona yardım eden olursa tek bir damla gözyaşına bakmam onu da mahzene kapatırım. Anlaşıldı mı?" Kimseden ses çıkmayınca Kral yüksek sesle tekrar bağırdı "ANLAŞILDI MI DEDİM" Odada ki herkes hep bir ağızdan anlaşıldı dedi. Kraliçe ise hiçbir şey yapmadı onun umrunda mıydı Hyunjin ya da diğer çocukları onun umrunda olan tek şey Kral ve kendi mutluluğuydu.

Görevliler Hyunjinin bağırmaları eşliğinde onu zindana götürmeye başladı. Hwang Krallığında sıradan bir sabah kahvaltısı hepsi alışmıştı ve kahvaltılarına devam ettiler.

Zindana götürülen Hyunjin ise sadece yalvarıyordu ama askerler sanki sağır olmuş gibi hiçbir tepki vermiyordu. Sonunda zindana geldiklerinde Hyunjini yaka paça zindana kapattılar. Hyunjin zindan da sanki kendini parçalayacakmış gibi ağlamaya devam etti belki biri sesini duyar da yardım eder diye. Hyunjin ağladıkça gök gürlüyordu sanki Hyunjinin ağlamasını engellemek ister gibi Hyunjinin ağlamalarını bölen tek şey ona dokunan bir el oldu. Hemen arkasına dönüp ona dokunan kişiye baktı. Gelmişti. En yakın ve tek arkadaşı gelmişti. Ona küsmemişti. Sahi neredeydi bu zamana kadar? Belki de hep bahsettiği at çiftliğine gitmişti yine Hyunjin onu çok kıskanıyordu o istediği zaman buradan çıkabiliyordu ama Hyunjin... O sadece Kralın emriyle buradan çıkabiliyordu. Aklındaki kötü düşünceleri savuşturup arkadaşına baktı onu çok özlemişti ve o geri dönmüştü diğer şeylerin önemi yoktu. Hem uzun bir süre buradaydı hepsini Sam'a sorabilirdi. Sadece şu an Sam'ın dizlerine yatıp ağlamak istiyordu ve ağlamaya başladı. Sam ise sadece sustu her zaman ki gibi o konuşmayı çok sevmezdi sadece dizlerine yatan küçük prensin saçlarını okşayıp ona her zaman söylediği ninniyi söyledi.

O sırada Kral ise hâlâ sinirle dört dönüyordu. O büyücüyü başından dinlemeyip bir şekilde Hyunjin'i öldürmeliydi. Ama büyücü ona ne demişti' Bu küçük prens hanedanlığa güç katacak suyu tek yönetebilecek oydu' aslında doğruydu bu Hyunjin ne zaman hıçkıra hıçkıra ağlasa bu topraklarda yağmur yağardı bardaktan boşalırcasına tıpkı şu an olduğu gibi bu da bu toprakların bereketli olmasının bir sebebiydi Hyunjin ne zaman bir şeye sinirlense kendi farketmese bile odada ki akvaryumun içindeki suyu hareket ettirebiliyordu. Kral bunları Hyunjin henüz 3 yaşındayken farketmişti ve şimdi de kendi küçük iblisini cezalandırmak yerine eğitmeye karar verdi. Bu iblis ona savaşmadan büyük bir ganimet kazandıracaktı. Kral aklına gelenlerle kahkalarını bıraktı odaya. Ama unuttuğu bir şey vardı hayat planladıklarımızın aksidir...

☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
You Should See Me In A Crown||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin