☆
Lee Krallığında kartlar yeniden dağıtılıyordu.Şu an odada bulunan üç kişide susmuş bir biçimde odayı inceliyordu. Hyunjin, Minho'nun kardeşinin yine zehrini saçmasını bekliyordu, terzi ise zarif bir edayla ikiliye bakıp neler döndüğünü merak ediyordu. Terzinin buraya ilk gelişi değildi. Lee Krallığında her özel gün için günler öncesinden buraya gelip Kraliyet ailesi için ekibiyle birlikte elbise dikerlerdi. Terzi krallığa geldiğindeki bazı günlerde ise Minho odasında ona sefer sırasında aldığı çaylardan ikram ederdi. Saanvi, Minho için sadece terzi değildi. Saanvi, Fransa Krallığının kara kutusuydu. Fransa Krallığında neredeyse olup biten her şeye hakimdi ve Minho'yla birlikte çay içtikleri sırada saray dedikoduları Minho'ya anlatmaktan çekinmiyordu.
Saanvi üstünde hissettiği bakışlarla Hyunjin'e baktı. Hyunjin sarayın gözdesi, Kralın biriciğiydi olmuştu şimdiden ama Hyunjin'in Hwang krallığında bir böcekten farkı yoktu ve Saanvi bunu da çok iyi biliyordu. Saanvi tek kaşını kaldırıp Hyunjin'e baktı ve Hyunjin'i incelemeye başladı. Saanvi, Hyunjin'in Minho'yla olmasını istemiyordu. Saanvi kalbinin kapıları Minho'yu gördüğü an kapatmıştı. Yıllarca Minho kalbinde hissettiği ruh eşini parlayan gözleriyle ona anlatmış o da sahte bir gülümse ve içten içe kıskançlıkla Minho'yu dinlemişti. Şimdi ise güzeller güzeli Hyunjin'i görünce içindeki kıskançlık dalgası daha da büyümüştü. Minho'yu hakeden bir kişi varsa o da Saanviydi ve Saanvi Minho'yu kazanmak için Hyunjin'i bir böcek gibi ezmekten çekinmeyecekti.
Saanvi saraydakiler gibi aptal değildi. Hiçbir işini açıkça yapmazdı etrafında hep onun işini yapabilecek kişiler vardı. Bu kişiler Saanvi için genellikle piyonlardı onları hiç düşünmeden harcardı ve bir de diğer ağır taşlar vardı bu ağır taşları hareket ettirmek için zehirli dilini kullanmaktan hiçbir zaman çekinmemişti. Saanvi'nin büyüsüne bu zaman kadar tek bir kişi kanmamıştı ancak Lee Krallığında bu da değişiyordu. Saanvi'nin büyüsüne kanmayan diğer kişi ise gözlerini kısarak karşısındaki kişinin düşüncelerini okumaya çalışıyordu. Hyunjin o an emin olmuştu bu terzi Minho'nun kardeşinden bile tehlikeliydi ve eğer bir oyun oynanacaksa oyunu onun kurallarıyla oynamaya hazırdı.
Hyunjin hâlâ sessiz olan ortamda derin bir iç çekti. Sıkılmıştı. Odasına gitmek istiyordu ya da Minho'nun yanına... Hangisini daha çok istediğini tam olarak bilmiyordu ama burada kalmak istemiyordu. Minho'nun kardeşi sessiz havayı bozmak için Saanvi'ye dönüp konuştu. "Öncelikle sizi tanıştırayım Hyunjin güzel terzimiz Saanvi." Hyunjin gülümseyerek eğildi ve Saanvi'yi selamladı. Minho'nun kardeşi tiksinerek Hyunjin'e bakıp konuştu. "Saanvi bu da Hyunjin." Hyunjin derin bir iç çekti. Bu kız onun sınavıydı buna emin olmuştu. Sürekli ona laf sokmaktan ya da onu ezicek şeyker yapmaktan büyük bir haz alıyordu sanki. Saanvi'de eğilip Hyunjin'i selamladı. "Düğün 2 gün sonra bunu biliyorsun değil mi Saanvi?" Saanvi kafasını sallayıp onaylamakla yetindi. Minho'nun kardeşi yalandan düşünürmüş gibi yapıp dudağını büzdü ve konuşmaya başladı. "Bu yüzden basit bir takım diksen yeter. Ce perdant ne mérite plus.*" Hyunjin duyduğu hakaretle gözlerini kapattı. Sırf Hyunjin anlamasın diye son cümlesini bilerek Fransızca kurmuştu ama bilmediği şey Hyunjin'in ileri derecede Fransızca bildiğiydi. Hyunjin yine de sesini çıkarmadı ilerleyen dakikalarda neler olacağını merak ediyordu. "Ha Saanvi ölçü almadan önce sana son bir şey daha söylemem lazım." Minho'nun kardeşi Saanvi'nin dibine girip bir şeyler fısıldadı ve şuh bir kahkaha atıp odadan çıktı. Bu düğün Hyunjin'in sonu olacaktı. Hyunjin ise Minho'nun kardeşinin düşüncelerini okumaya çalıştı ama yapamadı. Saanvi'ye ne demişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should See Me In A Crown||Hyunho
FanfictionMinho, güzeller güzeli Hyunjini ilk gördüğünde henüz 17 yaşındaydı. Ona aşık olduğunda ise 19. Onu her şeyden koruyup saklamak istediğinde ise 20 yaşındaydı ve onu gördüğü günü unutmasının ihtimali bile yoktu çünkü suyun içinde yüzünden gülücükler e...