Hwang Krallığından Ayrılış

132 15 63
                                    

☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şimdi dördü birlikte oturup konuşuyorlardı. Maria'nın durgunluğunu fark etti Hyunjin, onun aslında kötü biri olmadığını biliyordu bu zamana kadar yaptığı her şeyi Sam Hyungu için yaptığını da biliyordu bu onun yaptıklarını haklı çıkarmazdı ama böyle biriydi o da.

"Maria sen iyi misin eğer biraz önce olanları düşünüyorsan ben unuttum bile daha fazla üzülme lütfen" Maria buruk bir gülümseme kondurdu yüzüne dün gece bir kabus görmüştü Hyunjin'e kızgınlığının nedeni buydu belki de. Oğlunun kalbi Hyunjin'in ellerindeydi... Hyunjin, Minho yaşasın diye Sam'ın kalbini yerinden söküp almıştı.. Maria bütün gün bunu düşünmüştü 'ya oğluma bir şey olursa?' Sam'ı görünce de bütün ipler kopmuştu ve Hyunjin'e kızmıştı şimdi de pişmandı "Hyunjin-ah benim için endişelenme ben iyiyim o güzel kalbini bunun için yorma umarım Tanrı sana gittiğin yerde bütün güzellikleri verir hep senin için dua edeceğim Tanrı'ya" Hyunjin Maria'nın dediklerini düşündü tabii ya birkaç saat sonra Krallığından tamamen gidecekti... Belki de bir daha dönmezdi... Ya oradaki insanlarda onu sevmezse o zaman ne yapardı? Onu koruyacak Sam Hyungu yoktu ki orada.

Minho'nun ise bambaşka düşünceleri vardı. Dil konusunda Hyunjin'in bir zorluk yaşamayacağını biliyordu Kraldan duymuştu Hyunjin'in İngilizce, Fransızca ve İspanyolcada ne kadar başarılı olduğunu onun asıl korktuğu şey saraydakilerle ilişkisiydi. Sarayda veliaht prens olması yüzünden pek sevilmiyordu bunu biliyordu ama asıl onu korkutan şey ona zarar vermek için saraydakilerin ruh eşine zarar vermeleriydi. Kimse Minho'ya direkt zarar vermeye cesaret edemezdi bunun için Hyunjin'i kullanmaktan da çekinmezlerdi bunu biliyordu Minho. İkisi de düşünceliydi ikisinin de korkuları vardı. Sam ikisini bırakıp evden çıktı daha limana gidip gemiyi hazırlamalıydı ve bir de kardeşinin hoşuna gideceği süprizini.

Her şey hazırdı artık ayrılık vakti gelmişti. Hyunjin kendini ilk defa bu kadar hüzünlü hissediyordu. Evet belki kendi krallığında sürekli işkence görmüştü ama gideceği yeri hiç bilmiyordu, sadece Minho'yu tanıyordu ve bu bilinmezlikler onu korkutuyordu. Minho, Hyunjin'in korkularını hissetmiş gibi elini sıkıca tuttu güven vermek istercesine "Biliyorum korkuyorsun ama sana söz veriyorum o krallıkta istemediğin hiçbir şey olmayacak kimse sana karşı ağzını açmaya bile cesaret edemeyecek söz veriyorum o yüzden rahatla biraz hmm?" Hyunjin sadece hafif bir tebessüm ve kafa sallamasıyla yetindi. Birazdan at arabasından inip limana gelirlerdi belki de biraz uyumalıydı gece hiç uyumamıştı.

Sonunda limana geldiklerinde Minho yavaşça Hyunjin'i dürttü sanki Kraliçenin en kıymetli vazosuna dokunur gibi incitmekten korkarak dokundu Hyunjin'e "Hyunjin kalkman gerek limana geldik... Hyunjin kalk lütfen... Ah Hyunjin-ah kalk artık... HYUNJİN" Hyunjin sıçrayarak kalktı gelmişler miydi? Etrafı incelemeye başladı uyku sersemi yarısını açabildiği gözleriyle. Minho şu an Hyunjin'i ısırmak istiyordu çok tatlı yavru bir kediye benziyordu. "Hadi gitmemiz lazım artık gemi bizi bekliyor" Hyunjin sadece kafasıyla onaylarak indi at arabasından.

You Should See Me In A Crown||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin