☆
Şiddetle başlayan hazlar,şiddetle son bulur. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, aynı tat isteği iştahı köreltir. Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin. Hedefe hızlı giden yavaş kadar geç varır. Minho'nun aklından bu cümleler geçiyordu belki de Minho da bu yüzden ruh eşinden bu kadar hızlı ayrılmıştı çünkü çok acele etmişti.
Hwang Krallığında akşam yemeği yendikten sonra herkes kendi odasına çekilmişti. Kral, Hyunjin ve Minho'nun odasının önüne daha fazla asker koymuştu çünkü Minho'nun bu 'ruh eşi' saçmalıklarıyla güzel iblisinin kafasını karıştırmasını istemiyordu.
Minho'nun Hyunjin'le konuşması lazımdı biliyordu ne yapıp edip onunla konuşmalıydı. Şu an o kadar öfkeliydi ki her şeyi yakıp kül edebilirdi ve bu en çok Hyunjin'e zarar verirdi biliyordu. Yasaktı zaten onlar birbirine. Tanrısı onu hiç mi sevmiyordu neden başkası değilde ona en yasak kişiyle ruh eşi olmuştu ki? Sonra düşündüklerine kafa salladı aptaldı işte sinirle kafasına vurdu Tanrısı onu hiç sevmese ruh eşini bu kadar özel yaratır mıydı hiç? O sadece güzel değildi biliyordu bunu Minho o çok zarif, kırılgandı. Onun muhteşem gülüşünü görmek için kelebekler bile bir günlük ömrünü onun gülüşünü izlemek için feda ederdi biliyordu. Minho aklından geçen şeyler için Hyunjin'den özür diledi. Minho düşüncelerinde bile Hyunjin'i kırmaya kıyamazdı.
Minho'nun acil bir plana ihtiyacı vardı biliyordu ki Hyunjin sabah onu geçirmeye bile gelemeyecekti. Ne diye krala ruh eşi olduklarını söylediyse? Düşündükçe kendine kızıyordu ama biliyordu ki kendine kızmaya bile vakti yoktu. Hyunjin'i sabah olmadan kendi krallığına kaçırmalıydı her şeyi orada hallederdi Hyunjin'e orada söylerdi ruh eşi olduklarını, neden acele ettiklerini ama önce şu kapıdaki adamları halletmeliydi.
Aklına gelenlerle gülümsedi sonunda bulmuştu. Hyunjin'in başyardımcısını ayarlamalıydı. Neydi adı? Felipe? Ah hayır bu değildi. Birazcık daha düşündü onların buradan kaçış anahtarı o yardımcıydı ona ihtiyacı vardı. Sonunda aklına gelen isimle gülümsedi tabii ya Felix. Felix'i bir şekilde odasına çağırıp söylediklerini Hyunjin'e iletmesini söylemeliydi.
Minho'nun odasında acı bir bağırış koptu ardından da cam kırılma sesleri kapının önündeki askerler korkuyla birbirlerine bakmaya başladı ya içerideki veliaht prense bir şey olduysa? Kralları onları öldürürdü kesinlikle, veliaht prensi koruyamadıkları için. "Yardım edin" ardından sessizlik "L-lütfen yardım edin y-yalvarırım" Minho sürünerek kapıyı açtı kan ter içinde kalmıştı. Kapıdaki askerlere seslendi. "Lütfen şifacıya haber verin F-Felix onda içmem gereken ilaçlar var y-yalvarırım onu çağırın ölüyorum." Askerlerden biri hemen başka bir askere Felix'e haber vermesi için emir verdi ve Minho'ya yatağına yatması için yardım etti "Merak etmeyin efendim Felix hemen burada olur siz yatın buraya" ve ardından da odadan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should See Me In A Crown||Hyunho
FanfictionMinho, güzeller güzeli Hyunjini ilk gördüğünde henüz 17 yaşındaydı. Ona aşık olduğunda ise 19. Onu her şeyden koruyup saklamak istediğinde ise 20 yaşındaydı ve onu gördüğü günü unutmasının ihtimali bile yoktu çünkü suyun içinde yüzünden gülücükler e...