☆
Geminin sallantısıyla uyandı Hyunjin, geminin sallantısı bir yana hem midesi bulanıyor hem de kendinde yürüyecek hal bile bulamıyordu. Yataktan zorlukla da olsa kalktı yanında bulunan sürahiden bardağına su doldurmaya çalışırken bardak elinden kaymış ardından da tuzla buz olmuştı. Hyunjin kendini ilk defa bu kadar çaresiz, aciz hissediyordu. Bağırmaya çalışıyordu ama sanki bir el boğazını sıkıp bağırmasını engelliyordu.
Yavaşça tekrar yataktan kalkmaya çalıştı belki elini yüzünü yıkasa ona iyi gelirdi. Ayaklarının yataktan aşağı sallandırdı sonra da kendinde yataktan kalkacak gücü bulunca yataktan kalktı yataktan kalkmasıyla acıyla inlemesi bir oldu. Biraz önce tuzla buz olan bardak parçaları ayağına batmıştı. Bağıramadığı için yardım da isteyemiyordu. Sonra aklına Minho'nun ona dedikleri geldi 'eğer bir sorun olursa kapında her zaman bir asker olacak senin için' kapıya kadar gidebilirse yardım isteyebilirdi. Ayaklarındaki acıya rağmen kapıya yürümeye başladı her yürüdüğünde kırık camlar biraz daha ayağına batıyordu.
Sonunda kapıya geldiğinde ağır hareketlerle kapıyı açtı. "Y-yardım" öksürükleri yüzünden cümlesini tamamlayamamıştı bile. Kapıdaki asker hemen Hyunjin'i geri yatağına yatırmış ardından da odadan şifacıyı bulmak için çıkmıştı. Kralın eşini ilk defa bu kadar halsiz görüyordu. Şifacıya haber vermişti şimdi de Krala haber vermeliydi. Kral saat kaç olursa olsun en ufak sorunda beni uyandırın demişti çünkü. Korkuyla Kralın kapısını çaldı. İkinci çalışta içeriden "Gel" sesi geldi. "E-efendim prens... prens hazretleri hastalanmış" Minho duyduklarıyla kalbinin sıkıştığını hissetti. Ona iyi bakamamış mıydı? O çok kötü bir eşti. "Nesi varmış?" Telaşla sordu sorusunu asker prensi ilk defa böyle görüyordu. İlk defa bir şeyden korkuyordu Minho, ruh eşini kaybetmekten ölesiye korkuyordu. "Bilmiyoruz efendim şifacı yanında" Minho kafa sallamış koşar adımlarla Hyunjin'in yanına gitmişti.
Kapıyı çalmadan hızlıca odaya girdi. Hyunjin'in halsiz bedenini görünce kendine lanetler okudu. Onu nasıl bu kadar ihmal etmişti ki? Son birkaç gündür sadece gemiyle uğraşıyordu Hyunjin'e bakmaya fırsatı bile olmamıştı "Durumu nedir?" Şifacı her ne kadar korksa da konuştu "Efendim basit bir üşütme ama ayaklarında ki camlar-" ne camından bahsediyordu bu şifacı hemen Hyunjin'in ayaklarına baktı ayaklarında kanlardan başka bir şey gözükmüyordu. "Canını acıtmadan çıkartın" "Merak etmeyin efendim" şifacı korkuyla Hyunjin'in ayaklarındaki camı çıkartmaya başladı. Daha ilk camı çıkartamadan Hyunjin inlemeye başlamıştı bile "SANA YAVAŞ OL DEDİM" karşısındaki adam korkuyla kafa salladı. Minho geri Hyunjin'e döndü "Tamam tamam geçti güzelim" Hyunjin'in terden ıslanmış alnına bir öpücük kondurdu.
Felix duyduğu bağrışlarla hemen efendisinin odasına koştu. Ne olmuştu efendisine? Odada Minho'yu görmesiyle başını eğdi hemen. "Az kaldı efendim sadece birkaç tane daha cam parçası var" Minho kafa sallamakla yetindi sadece "Tamam bak bitti artık" Hyunjin'i sakinleştirmeye çalışıyordu terden ve ağlamaktan yüzü ıslanmıştı. Şifacı son cam parçasını da çıkarınca derin bir nefes verdi ikisi de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should See Me In A Crown||Hyunho
FanfictionMinho, güzeller güzeli Hyunjini ilk gördüğünde henüz 17 yaşındaydı. Ona aşık olduğunda ise 19. Onu her şeyden koruyup saklamak istediğinde ise 20 yaşındaydı ve onu gördüğü günü unutmasının ihtimali bile yoktu çünkü suyun içinde yüzünden gülücükler e...