☆
Bugün Hwang Krallığında hava diğer günlere nazaran daha yağmurluydu bu başta halk olmak üzere herkesi korkutuyordu. Her zaman olan yağmurlar bu aralar daha çok artmıştı. Kral ise balkonundan güzel karısıyla birlikte çayını yudumlarken yağan yağmuru seyrediyordu. 'Aferin' dedi içinden 'aferin benim güzel iblisim sonunda bana layık bir evlat olmaya başladın.'
Hyunjin'in ise cezasının bitmesine daha 3 gün vardı ama Hyunjin zindandan ilk defa bu kadar korkuyordu. Hem üşüyor hem de dışarda şimşekler çaktıkça ağlaması daha da kuvvetleniyordu. Yanında o ağladığı için onu sakinleştirecek ona yine aynı ninniyi söyleyecek Sam da yoktu. Gitmişti yine. Bu sefer farklıydı biliyordu Hyunjin. Yaşı daha küçük olsa da biliyordu anlıyordu. Sam'ın gözlerinde ki korkuyu hissetmişti. Hiç gitmek istemeyip gitmişti bu sefer. Biliyordu ki o at çiftliğine gitmemişti ya da Yuhan ablasının yaptığı kurabiyeleri aşırmaya da gitmemişti. Sam korktuğu için gitmişti. Hyunjin'de korkuyordu o da gitmek istiyordu ama gidemezdi o. Babası kaçmasın diye ayaklarına prangalar bağlamışken hareket bile edemezdi.
Hyunjin, ablasının ona dediklerini yapmaya çalıştı mutlu olduğu anları hatırlamaya çalıştı ama yapamadı çünkü 5 yıllık ömrüne iki elin parmaklarını geçecek kadar mutluluk sığdıramamıştı henüz. Artık ağlamaktan kıpkırmızı olmuş suratı ve bağırmaktan ağrıyan boğazıyla zindanda ağlamaya devam etti belki biri sesini duyarda yardım ederdi ona. Tam o sırada zindanın kapısı açıldı. Hyunjin 'belki de ablamın bahsettiği Tanrının gerçekten çocuklara her zaman yardım ettiği doğrudur' dedi içinden. Yaşadıklarından daha ağır şeyler yaşayacağını bilmeden.
Zindanın kapısını açan görevli ise ilk defa Hyunjine acımıştı ağlamaktan kızarmış suratı, burada kaldığı süreçte iyice çelimsiz bir çocuğa dönüşen vücuduyla korunmaya muhtaç bir çocuk gibi gözükmüştü gözüne. Ama sonra 'hayır' dedi kesin bir dille 'eğer bu küçük çocuk kötü bir şey yapmadıysa kralı öz oğlunu zindana atacak kadar merhametsiz değildi ya hem cezası bitmeden onu çıkartıcaktı işte baba yüreği el vermedi' diye geçirdi içinden. Sonra küçük çocuğa seslendi hâlâ korkudan tir tir titreyen çocuğa "Kralımız sizi bekliyor efendim cezanız bitti lütfen beni takip edin" diye seslendikten sonra Hyunjin'in ayaklarındaki prangaları çözdü. Hyunjin duyduklarına inanamadı babası onu affetmiş miydi sonunda belki de Sam onunla konuşmaya gitmişti. Belki de Sam'ın korkusunun sebebi kralla konuşmaya gittiği içindir diye düşündü Hyunjin. Sam ona bir söz vermişti 'benim yaşadıklarımı yaşamana izin vermeyeceğim' izin vermemişti işte Hyunjin zindandan çıkıyordu belki bir gün Sam'da çıkardı o zindandan.
Görevli önde Hyunjin arkada saray koridorlarında yürüyorlardı. Hyunjin her ne kadar açlıktan dönen başı ve ayaklarındaki acı yüzünden tökezlese de görevliyi takip ediyordu. O her tökezlediğinde görevli onun kendisine gelmesine bekliyordu. Biliyordu ki eğer küçük prense yardım ederse Kral onun kellesini alırdı. Sonunda Kralın odasının önüne geldiklerinde Hyunjin heyecanlanmıştı ilk defa dedi ilk defa başkasının odasına girebileceğim acaba Kralın odası da onun odası gibi küçük müydü ya da onun odasında olan tuvallerden Kralın odasında da var mıydı? Daha bunun gibi pek çok soruyla Kralın kapısını çaldı ve içeriden gelen "Gel" sesiyle hemen kendini toparlayıp içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should See Me In A Crown||Hyunho
FanficMinho, güzeller güzeli Hyunjini ilk gördüğünde henüz 17 yaşındaydı. Ona aşık olduğunda ise 19. Onu her şeyden koruyup saklamak istediğinde ise 20 yaşındaydı ve onu gördüğü günü unutmasının ihtimali bile yoktu çünkü suyun içinde yüzünden gülücükler e...