☆
Hyunjin kafasını yasladığı sert göğüste gözlerini araladı ve kafasını yasladığı göğsün sahibinin yüzünü incelemeye başladı eğer Minho'yu daha önce görmüş olsaydı onun bir asker hatta Ateş Hükümdarlığının yöneticisi olduğunu düşünmezdi, bunu kesinlikle Minho'yu yermek için söylemiyordu. Minho hayatı boyunca gördüğü en mükemmel insandı. Yumuşacık bir kalbinin olduğuna emindi Hyunjin. Minho'nun saf bir ateş olduğunu unutuyordu ama Minho Hyunjin'le daha tanışmadan ona bir söz vermişti. Ruh eşi onun asla karanlık tarafını görmeyecekti onun ince ruhunun incinmesine izin vermeyecekti.
Hyunjin uyandırmaktan korkar gibi parmağının ucunu Minho'nun yüzünde gezdirmeye başladı. Gerçekten mükemmel bir yüz hattı vardı. Hyunjin aklına gelen fikirle kocaman sırıttı acaba Minho'nun silüetini bir tabloya resmedebilir miydi? Daha sonra aklına gelenlerle gülümsemesi yüzünde soldu belki de Minho'da babası gibi sert bir kraldı ve buna izin vermezdi.
Hyunjin sıkıntılı bir nefes aldı. Minho ise çoktan uyanmıştı ama ne yapması gerektiğini bilmediğinden gözleri kapalı bir şekilde yatakta yatmaya devam ediyordu. Hyunjin'in parmaklarının nazik dokunuşunu hissettiğinde içini çocuksu bir mutluluk kaplamıştı. Ruh eşi de onu kabul etmeye başlamıştı ama içinde çocuksu sevinci bölen bir şey olmuştu. Hyunjin'in sıkıntılı nefes alışverişlerini duyunca hızla gözlerini araladı. Gördükleriyle kaşlarını çattı yanlış bir şey mi yapmıştı? Hyunjin boşluğa dalmış üzgün gözlerle daldığı yere bakıyordu.
Minho yavaşça yatakta doğrulup incitmekten korkarmış gibi Hyunjin'in omzuna dokundu "Hyunjin iyi misin?" Hyunjin kendisine seslenen Minho'yla düşüncelerinden sıyrılıp dudağını ıslattı önce daha sonra ise hızla konuşmaya başladı "Ah iyiyim sadece dalmışım." Minho yatakta iyice doğrulup sağ eliyle hafifçe Hyunjin'in çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı "Kötü bir şey yok değil mi? Bana her şeyi anlatabilirsin Hyunjin, biliyorum beni henüz eşin olarak görmüyorsun" Hyunjin itiraz edeceği zaman Minho Hyunjin'i susturdu "Bunun için sana kızmıyorum haklısın tanışmamızdan beri yaşamadığımız olay kalmadı o yüzden senden kolayca adapte olmanı da beklemiyorum ama benden bir şey saklama olur mu? Benden bir şey saklama ki senin yanında olabileyim. Beni şu an beni ruh eşin olarak göremeyebilirsin anlıyorum ama en azından arkadaş olarak görebilirsin beni değil mi?" Minho umut dolu gözlerle Hyunjin'e bakmaya başladı en azından bunu yapabilirlerdi değil mi?
Hyunjin ufak bir baş sallamasıyla konuştu o Minho gibi uzun cümleler kuramazdı o yüzden çok fazla düşünmeden konuştu "Ben... Yani eğer sende istersen. Seni çizmek istiyorum." Minho duyduklarıyla kaşlarını çattı. Hyunjin ise Minho'nun çattığı kaşlarını yanlış yorumladı. Minho'nun da babası gibi kızacağını düşünmüştü ama daha sonra Minho ona kocaman bir gülümsemeyle Hyunjin'e bakmaya başladı. "İsterim çok isterim hatta ama bu birden bire nereden çıktı?" Hyunjin omuz silkti sadece. "Buraya ilk geldiğimiz gün koridorda gezerken tüm hükümdarların resmi vardı ama senin yoktu bende düşündüm ki belki de senin resmini ben çizebilirim." Minho duyduklarıyla sevinçle gülümsedi gözlerinden bike okunuyordu mutluluğu. Sevinçle Hyunjin'e sarıldı. Hyunjin de hızla Minho'nun sarılışına karşılık verdi. Minho, hükümdarların resimlerinin arasındaki en özel resmin kendisine ait olacağına emindi. Sonuçta o resmi ruh eşi çizecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should See Me In A Crown||Hyunho
FanfictionMinho, güzeller güzeli Hyunjini ilk gördüğünde henüz 17 yaşındaydı. Ona aşık olduğunda ise 19. Onu her şeyden koruyup saklamak istediğinde ise 20 yaşındaydı ve onu gördüğü günü unutmasının ihtimali bile yoktu çünkü suyun içinde yüzünden gülücükler e...