17. Aynısı

1.5K 206 71
                                    

"Üzgünüm Seungmin böyle bir şey yapacağını tahmin etseydim engel olurdum."

Küçüğü ona sıkı sıkı sarılmış sarsılarak ağlıyordu.
"Hakaret işitip tokat yediğim ilk sefer değil hyung ama benim yüzümden annenle tartıştın. Üzgünüm."

"Saçmalama üzgün olacağın bir şey yok. Bunu çok önceden yapmam gerekiyordu zaten."

"Ama o senin annen."

"Biliyorum ama... Sende gördün bana hiç saygısı yok. Açıldığımda onlarla birlikte yaşıyor olsaydım beni evden kovar veya hastaneye falan kapatırlardı muhtemelen."

"Şimdi de seni evlatlıktan reddedebilirdi ama yapmadı. Her şeye rağmen seni düşünüyor hyung. Üzüldüğünde arayabileceğin bir annenin olması güzel bir şey."

Chan bu konuyu kapatması gerektiğini hissediyordu. Tanıştıkları günden beri Seungmin'in anne babasını hiç görmemiş hatta Seungmin'den onlarla ilgili tek bir şey duymamıştı. Özel bir konu olduğu çok açık bu yüzden küçüğünün rahatlamasını ve daha fazla düşünmemesini istiyordu.

"Bol şeylerin sana bu kadar yakıştığını bilmiyordum. Daha çok giymelisin."
Bu küçük iltifat Seungmin'i güldürmeye yetti.

"Bana daha fazla kıyafetini vermen gerek. Ve sanırım çamaşır makinesine parfüm döküyorsun çünkü buram buram kokuyor."

"Güzel kokulu şeyleri seviyorum. Rahatsız edici derecede fazla koksa bile benim için iyi."
Küçüğünün saçına kokulu bir öpücük bıraktı.

"Ah siktir!" bir anda Seungmin'i bırakıp ocağa koştu Chan. Omletin altını kapatmak yerine kısmış ve yarısını yakmıştı.

"Bugün ben hazırlayayım mı hyung?"

"Annem geldiği için yandı beceremediğim için değil."

"Biliyorum. Benim becerikli hyungum dünyanın en güzel omletini yapar normalde ama hep sen hazırlıyorsun. Bu sefer ben hazırlasam olmaz mı?"

"Kendini suçlu hissettiğin için ısrar ettiğini biliyorum ama söylediğim gibi senin bir suçun yok."

"Kahvaltı hazırlayacaktım sadece."

"Beş gün boyunca sana yalvarsam zor sokarım mutfağa. Beni kandıramazsın Seungmin." bunları söylerken küçüğünün yanaklarını ovuşturuyordu.

"İzin ver işte hyung. Hem sende söyledin istesen beni mutfağa sokamazsın en azından bir kere benim elimden yemek ye."

Chan'ın reddedemeyeceği bir teklifti bu. Seungmin'in yaptığı yemeği yemek için birden bir heyecan kapladı içini. Bazen kendini ergen gibi hissediyordu. Kötü Bir ergen.

Hazırladığı kahvaltı Chan'ınki kadar iyi değildi ama yine de lezzetliydi. Gerçi Chan yemekte baya zorlanmıştı çünkü her şeyin yolunda olup olmadığını anlamak için sürekli Seungmin'i kontrol ediyordu ama tek sorun çok tatlı yemek yiyor oluşuydu. Bebek gibi dudaklarını büzerek yemek yemesi büyük olanın kalbini yumuşacık yapıyordu adeta.

"Niye öyle bakıyorsun?"

"Yemek yerken burnun büyük görünüyor."

Saniyesinde ağzından dökülen bu cümle tabii ki Chan'ın gerçek düşüncesi değildi. Seung ona baktığı an gerilmiş ve saçmalamıştı. Salak.

"Hayır görünmüyor. Burnun gayet güzel ve harika."

"Neden öyle dedin o zaman?"

"Ne dedim?"

"Burnumun büyük göründüğünü."

"Kim demiş, ben mi? Saçmalama Seungmin."

"İnanamıyorum hyung! Sertleştin mi?"

Sarı Bez // ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin