9- "Bir İhtimal Daha Var."

1.1K 193 99
                                    

Merhabalar, size benim için heyecan verici bir haber getirdim. Biliyorsunuz ben aynı zamanda 8:30-17:30 mesai saatlerinde çalışıyorum. Çalıştığım kurumda uzun zamandır, yaklaşık 10 yıldır görevde yükselme sınavı açılmıyordu. Bu sene Eylül ayında bir sınav olacağını açıklandı. Yani hayatım için çok önemli, maddi ve manevi bir evreye girmiş durumdayım.

Burayı ve hikayeyi ihmal etmemeye çalışacağım ama 3 ay gibi bir sürede bütün mevzuatı tamamlamam gerekiyor. Yani pek mümkün gibi görünmüyor. Bölüm yazmaya devam edeceğim elbette ama sizlerden bana bu üç ay boyunca anlayış göstermenizi rica ediyorum.

Hayatım ve kariyerim için gerçek anlamda çok önemli bir süreç çünkü.

Hikayeyi taslağa çekmeyeceğim ya da askıya almayacağım çünkü bu üç ay içinde birkaç bölüm olsa da paylaşabilme umudu ve hedefindeyim.

Hep çok sabırlı ve anlayışlı okuyucular oldunuz. Bunun için teşekkür ediyor ve yeniden kısa bir süreliğine sabrınızı rica ediyorum.

Keyifli okumalar.


1984

"Bir ihtimal daha var

O da ölmek mi dersin?

Söyle canım ne dersin?

Vuslatın başka âlem

Sen bir ömre bedelsin"

Neriman, önündeki altın kapalı mikrofonu kırmızı ojeli elleriyle kavrayıp yüzüne sahte bir gülümseme takındı. Sahne devam etmeliydi. İçinde ağlayan kandan kimsenin haberi olmamalıydı. Alkışlar, ıslıklar ve hayranlık dolu haykırmalar arasında aynı sahte gülümsemesiyle sahneden indi. Brokar, koyu kırmızı perde arkasından kapandığında olduğu yere öylece çöktü. O gece gözlerinin renginde koyu yeşil tül ve satenin birbirine karıştığı bir elbise giymişti. Bacakları bedenini daha fazla taşıyamadığında sahnenin arkasında kulise giden merdivenlere çöktüğünde etekleri yeşil bir bulut gibi kırmızı halı kaplı basamakları örttü.

Sadece ruhu ağrımıyordu. Bütün bedeni acılar içinde sarsılırken göğsünde bir alev kalbini sarmıştı. "Neriman Hanım?"

Gazinonun geceleri ayak işlerini yapan adama elini uzatıp ayağa kalktı. Ayakta durmak zor olsa da önce küçük bir adım, sonra bir tane daha, bir adım daha derken kulise vardı. Kapıyı güçlükle itip kendisini kulise attı. Kapının hemen yanında geniş, iki kişilik koltuğa kendini bıraktı. Kapı ardında kadar açıldığında kaç saattir öylece yattığının farkında değildi.

"Vay vay vay, bizim sahnelerin yıldızına da bak sen!"

Neriman, Yüksel'in alaycı sesini duymamak için her şeyi feda edebilirdi. "Git başımdan Yüksel." Elinin tersiyle yanağından akan yaşları sildi. "Seninle uğraşamam."

Yüksel'in ince, keskin dudaklarından tiz, kötücül bir kahkaha yükseldi. "Oflu'nun eninde sonunda seni kapının önüne koyacağı belliydi. Senin gibi kaç tanesi geldi geçti elinden. Ne sandın, gençliğin güzelliğin para eder mi? Sen onun buruşturup attığı bir mendil kadar değerlisin."

Neriman öfkeyle yerinden doğruldu. "Sen o kadar bile değerli değilsin, Yüksel." Yüksel Akmeşe, gençliğinin parıltılı günlerini çoktan geride bırakmış, orta yaşlarının ortasını süren, ilk gençlik yıllarında bile ortalama bir ses ve idare eder bir güzellikten başka bir şeye sahip olmayan bir kadındı. Kaderi her zaman alt kadroda çıkmak olmuş, bazı zamanlar orada bile güçlükle yer bulabilmiş bir uvertürdü. Aşağılar bir şekilde kadını baştan ayağa süzdü. "Kendini Rıza'nın ayaklarının dibine attığını bilmeyen kaldı mı Yüksel? Ona nasıl yalvardığını herkes biliyor mu? Sende onurdan gururdan eser yok mu? Hala geçmiş karşıma konuşuyorsun."

CASINOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin