18- "Bu Alem İkimiz İçin Küçüktü."

1K 189 41
                                    

"Bu cihan iki padişah için küçüktür"
Yavuz Sultan Selim Han

Sedat, gözlerini kapatıp kendini müziğe bıraktı. Dinlediği her şarkı ona Peri'yi hatırlatır olmuştu. Ama bu kez daha farklıydı. Haftalardır ilk kez bu kadar derin bir yokluk hissediyordu. O ana kadar hep aklında, yüreğinde Peri'yi bulacağını ve ondan özür dileyip kendini affettireceğini düşünse de...Her zaman Peri'nin sesinden dinlediği o şarkı şimdi başka bir kadının dudaklarından çıkınca....

"Böyle bir üzgünüm yadıma düştün
Nazende sevgilim yadıma düştün"

Sedat'ın da bütün umutları tükenmişti.
Telefonu belki o gece altıncı kez çaldı. Hem annesi hem de babası defalarca aramıştı. Bu kez arayan babasıydı. Sedat telefonun sesini kısıp masanın üzerine bıraktı. Kemal artık işin ciddiyetini, Sedat'ın aksine, anlamış olacak ki "Abi." diye uyardı. "Bak baba nerede olduğumuzu illa ki biliyordur. Gelip buradan zorla kaldırmasınlar bizi. Hadi kalk yanına gidelim."

Sedat içkisinin son yudumunu kafaya dikip ayağa kalktı. "Gidelim Kemal. Ebem yeterince sikilmemiş gibi gidelim de bir posta da babam siksin."

Bir saat sonra Rıza kapıdan yakası paçası dağılmış, saçı sakalı karışmış,, alkollü halde çıkan oğluna kalın kırlaşmış kaşlarını çatarak baktı. "Bu halin ne lan! Sen utanmıyor musun, benim karşıma bu halde çıkmaya?"

"Rahat bırakmadın, baba. Mecbur kalktım geldim."

Deli olan Sedat olsa da aileye karşı lafını esirgemeyen Safir'le Zümrüt'tü. Sedat da Burak da kızların aksine babalarına saygıda asla kusur etmezlerdi. O yüzden oğlundan bu karşılığı ilk defa alan Rıza öfkelenmekle merak etmek arasında gidip geldi. Merak ağır bastı.

"Oğlum senin derdin ne? Bu halin ne? Otuz beş yıllık oğlunu tanıyamaz mı insan?"
Sedat derin bir nefes aldı. Babasına ne diyecekti ki? Ben bir kadına aşık oldum ama senin karşına çıkarmadığım için bana kızdı, kapısına diktiğim adamları atlatıp gitti şimdi de bulamıyorum. Babasının öfkeden kudurmasına sebep olacak üç ölümcül hata.

"Önemli değil baba. Şimdi izin verirsen ben bir kendimi toparlayayım. Yarın konuşuruz."

"Geç otur!"

Bu kez baba sesi değil Baba sesiydi. Sedat'ın da uymaktan başka bir şansı yoktu. Oturdu.
"Mesele o kadın mı?"

Sedat kısa bir an durdu. Babasının bilmesi sürpriz olmasa da gönül dertleri paylaştıkları konulardan değildi. "Kim?"

"Ayperi."

"Baba..."

"O kadını unutacaksın Sedat! Bunu bir kez daha söylemeyeceğim. Annen bir kız..."

"Baba yeter!" Sedat'ın sesi odada kurşun gibi yankılandı. "Yeter."

"O kadın..."

"Ayperi! Onun hakkında saygılı konuşacaksın baba. Ben Neriman Hanım'a bir gün bile saygısızlık yapmadım. Senin karın, kardeşlerimin annesi dedim." Uzun parmağı göğüs kafesini acıtacak sertlikle defalarca aynı noktaya vurdu. "Kendi anneme rağmen. Sen de benim sevdiğim kadına saygı göstereceksin!"

Rıza masasının üzerinden bir dosya alıp Sedat'ın önündeki sehpaya attı. "Al bak bakalım. Sevdiğin kadını!"

Sedat dosyayı açtı. Birkaç sayfayı çevirdi. Geri kapattı. "Kim hazırladı bunu?" Sesi buz gibiydi. Rıza oğlunun daha önce bu sesini duymuştu. İçinde derin bir öfke yanarken öfkesi buz keser, kuru bir buzun soğukluğuyla yakardı.

"Fark eder mi?"

Sedat dosyayı masaya çarpıp öfkeyle ayağa fırladı. "Kim baba! Kimi öldüreceğimi söyle baba! Senin adamlarından biri mi? Benimkilerden biri mi?" durdu. "Annem mi?"

CASINOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin