3- "Sıfır Noktası"

1.2K 219 105
                                    

1984

"Bayanlar baylar, karşınızda sahnelerin yıldızı Neriman Tüfekçi!"

Gazino alkışlarla inlemeye başladığında sahnenin gerisindeki ağır perde yavaşça iki yana açıldı. Kadın ince, uzun boylu bir sarışındı. Yeşil gözleri hülyalı, biraz baygın bakıyordu. Kıyafeti ölçülü olmakla birlikte, ince belini, iri memelerini, geniş kalçalarını gözden saklamakta yetersizdi. Hatta vurgulamak için özellikle seçilmiş, koyu bir pembe renkte, gümüş rengi simler ve beyaz incilerle süslü bir kolu bileğe kapalı, bir yanı tamamen straplezdi.

Sahne dar bir podyum halinde uzanıp en sonda bir daire halini alıyordu. Dairenin tam ortasında ayaklı bir mikrofon parlak ışıkların altında göz alıcı şekilde taşlarla süslenmişti. Neriman alkışlar ve tezahüratlar arasında podyumda ilerleyip mikrofonun önünde durdu. Başı dimdik bir halde gururla hayranlarına baktı. Zorlu bir geçmişten geçip gelmişti, geleceğin ne kadar zor olacağı hakkında ise hiçbir fikri yoktu.

Bestenin ilk notaları çalmaya başladığında gözleri tüm seyircilerin üzerinde dolaşıp tek bir yere kilitlendi. Salonun en sonunda balkon kısmında tek başına bir masada oturan adama. Her akşam yaptığı gibi o akşam da bütün şarkılarını adama söylerken gözleri arada adama değse de adamın bakışlarının kendi üzerinden ayrılmadığını biliyordu.

"Dudaklarında arzu kollarında yalnız ben..."

Sahne bitip de kulise doğru ilerlediğinde Neriman kapısının önünde dikilen Halil'i gördüğünde şaşırmadı. Halil ona başıyla selam verip odanın kapısını açtı. "Hayırlı akşamlar yenge."

"Sağ ol Halil. Sana da."

Neriman sadece kendi kullanımına özel odaya girdi. Onun altında çıkan uvertürler iki ya da üç kişinin paylaştığı kulisleri kullanırken assolist olmanın verdiği ayrıcalıkla Neriman'ın tamamen kendisine ait bir kulisi vardı. Adam her zamanki yerinde aynanın hemen karşısındaki geniş, üçlü koltukta rahat bir şekilde oturmuştu. Yapılı ve geniş omuzluydu. Gür saçları ve dudaklarının üzerini örten bıyığı sarıydı. Gözleri kopkoyu, parlak bir mavi. İki yılın sonunda artık onu görmeye alışmış olması gerekirken Neriman hala ilk günkü gibi heyecanlanıyordu.

Gözlerini adamın alev alev bakışlarından çekip makyaj masasının önünde duran çiçeğe döndü. Gül. En sevdiği çiçekti. Neriman, küçük bir kızken annesiyle birlikte kadının bulaşıkçı olarak çalıştığı gazinoya giderdi. O yıllarda Saadet Güzelses, uğruna gazino patronlarının birbirini vurduğu bir assolistti. Ve Neriman, perdenin arkasından bütün gece Saadet'i izler, onun sahnesine fırlatılan, kulisine gönderilen kırmızı güllere özenirdi. O zamandan beri gül Neriman'ın en sevdiği çiçekti. Bir gün Saadet gibi uğruna herkesin birbirini ezdiği bir kadın olacağına kendine söz vermişti. Olmuştu da.

Uzanıp gülleri kokladı. Rıza, ona her akşam bir buket gül getirirdi. İlk tanıştıkları günden beri. "Her zamanki gibi çok güzeller. Teşekkür ederim."

"O senin güzelliğin gülüm."

Gülüm... Rıza ona nadiren adıyla seslenirdi. Çoğunlukla kızdığı vakitler. Neriman onun için her zaman güldü. Sevdiğin çiçekler gibi kokuyorsun derdi.

"Üzerimi değiştireyim de çıkalım." Rıza huzursuzca kıpırdanıp gözlerini kaçırınca Neriman ilgiyle ona döndü. "Bir şey olmuş?"

"Önemli bir şey değil, gülüm. Çocuklar seni eve götürecek. Ben de sonra gelirim."

"Rıza! Ne oldu?" Adamın mavi gözleri, öfkeyle çakmak çakmak yanıyordu. Rıza'yı bu hale sadece bir kişinin getireceğini biliyordu. "Çetin mi?"

CASINOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin