8- "Geçmişten Geleceğe Uzanan Bir Köprü"

999 191 57
                                    


Merhaba;

Ülke gündemi beni biraz yordu. Dikkatimi toparlamam hayli zor oldu. Öyle ya da böyle bu süreci atlattık. Hepimiz için güzel bir gelecek diliyorum.

Bunun dışında bölüm aslında geçtiğimiz hafta sonu gelecekti ama önce elimi yaktım, sonra sağ elimin parmağını kapıya sıkıştırdım-aynı el- elim şişti, sonra eğitim görevi çıktı, bilgisayarımla eğitim merkezine gittim, program yüklendiği için bilgisayardan internete giremedim derken, bugüne geldik.

Bölümlerin arası bir daha bu kadar uzamaz.

Sabrınız için teşekkür ederim, beklettiğim için özür dilerim.

Keyifli okumalar

----

Yavuz Selim yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlerken büyük, geniş odayı çaprazlamasına geçti. Odanın bir duvarı gün ışığını olduğu gibi içine alacak şekilde boydan boya camla kaplıydı. Yavuz Selim duş alırken birazdan görevliler gelip balkona kahvaltısını hazırlayacaklar, yatağı ve odayı toplayacaklardı. Ve bütün bunlar, sadece o beş dakikalık sürede olup bitecekti. Hiçbirini görmeyecek en ufak bir göz teması bile kurmayacaklardı.

Yatağın karşı çaprazında duran bir kapıdan banyoya girip duşu açtı. Geniş duş başlığından akan tazyikli suyun altına girip bedenini soğuk suyun canlandırıcı etkisine teslim etti. Yaz kış demeden soğuk suyla yıkanırdı. Zihnini berrak, bedenini dinç tuttuğunu düşünürdü. Giyinme odası olarak kullanılan daha küçük diğer bir alana geçti. İki koltuk takımının rahatlıkla sığabileceği büyüklükteki oda boydan boya dolaplarla çevriliydi. Açık plan dolaplarda hepsi birbirine benzeyen siyah renk takım elbiseler ve koyu renk gömlekler ip gibi bir düzende, muntazaman asılmışlardı. Gerekli olması halinde kullanılmak üzere birkaç tane beyaz gömleği olsa da renk skalasının bozulmaması için gözden uzak bir alanda ayrı olarak sıralanmışlardı.

Yavuz Selim'i siyah renkten başkasıyla görmek pek fazla insana nasip olmamıştı. Günlük kıyafetleri bile, koyu renk - çoğunlukla siyah- ve sade olurdu. Moda anlayışı dümdüz olmak üzerine kuruluydu. Kıyafetlere dair sadece iki tutkusu vardı, siyah renk ve gümüş kol düğmeleri.

Gömleğini giydikten sonra kol düğmelerinin durduğu çekmeceyi açtı. Bütün koleksiyon kutuların içinde kapakları açık bir halde çekmeceye sıralanmışlardı. Haftada birkaç kez tozlanamamaları için temizlenirler ve aynı şekilde yeniden yerlerine yerleştirilirlerdi. Gözü kutusunun içinde tek bir halde duran, montöründe kılıç motifi olan düğmeye takılınca uzanıp eline aldı. Diğerini birkaç gün önce Safir'in evinde düşürmüş olmalıydı. O kol düğmesinin Safir'den geri dönmeyeceğini biliyordu. Kendisinde kalan teki de atmaya eli gitmemişti. Tek kol düğmesinin kapağını kapatıp onun yanındaki kutuda duran her birine isminin baş harfleri işlenmiş takımı aldı. Y sol bileğine, S sağ bileğine olacak şekilde düğmeleri taktıktan sonra odadan çıktı.

Kahvaltısı masaya hazırlanmış, kahvesi sıcak kalacak şekilde muhafaza edilerek sürahi masanın üzerine bırakılmıştı. Yavuz Selim kahvaltısını yalnız yapmaktan hoşlanırdı. Korumalarından herhangi biri ya da sağ kolu Ömer dahil kimseyi yanında istemezdi. Hafif bir kahvaltı tercih ederdi, kepek ekmeği ile hazırlanmış keçi peynirli tost, çırpılmış yumurta ve kahve.

Gazetesini okurken bir yandan da kahvaltısını yaptı. Günün erken saatlerinde telefonunu eline almaktan hoşlanmaz, yatağının yanındaki komodinin üzerinde bırakmayı tercih ederdi. Ayağa kalkıp yatak odasına girdi, telefonunu eline aldı. Birden fazla bildirim olsa da ilgilenmeden cebine attı ve odadan çıktı.

CASINOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin