Episode 10: Open Wounds

1.3K 152 63
                                    

geç gelen bölüm için özür dilerim ama hayatımda birçok şey değişti. birileri girdi çıktı, ben mezuna kaldım falan.. neyse, tekrardan özür diliyorum ve iyi okumalar diyorum size <3

"Right now, I'm shameless,
Screamin' my lungs out for ya.
Not afraid to face it,
I need you more than I want to."

*

Bir şeylerin düşündüğümden daha farklı ilerlemesi, işleyişimin ve planlarımın bozulması her daim dengemi alt üst ederdi.

Ne yapacağını önceden sürekli belirleyen, farklı adımlar atmamak adına bildiği yoldan ilerleyen ve olası bir durum dışında da ne yapması gerektiğini her zaman bilen bir insandım.

Buraya kadar.

Burada, Taehyung'un benim için tutulmuş bir piyon olduğunu anlayana kadar.

Yoongi hyung haklıydı, ne arıyorsam onu yanlış yerde arıyordum.

Burnumun dibindeydi; Taehyung, her zaman, benden çok daha uzun zamandır benimleydi ama gözlerim kördü, o hayatıma girdiğinden beri olan onca şey, beni ona çeken her şey, onun yanımda olmasını sağlayan o şey;

Babam.

Kwangho'nun oyunları, sürdürdüğü para kaçırmaları, asılsız anlaşmaları...

Babam ve Taehyung.

Düşmüştüm.

Olduğum yerde, sadece birkaç dakika içinde kafamdaki bütün taşlar birleşmişti ve ben, olan bütün inancımı saniyesinde yitirmiş, Taehyung'a tamamen yabancılaşmış, kin gütmüştüm.

Bu yüzdendi, bırakma beni diye tüm sayıklamaları, sıkıca sarılmaları.

"Aldrich-"

Bana seslendiği anda, Taehyung'a öyle bir bakmıştım ki, lafı yarıda kesilmiş ve bakakalmıştı.

"Sen," dedim içinde hiçbir şey barındırmayan sesimle. "Bana böyle seslenmeyi hak ediyor musun?"

Francis, güldü.

"Senin gibi bir insan, Bay Jeon. 2+2'yi toplasa bile her şeyi anlayabilirdi. Lakin, ne derler, aşk kör edermiş, değil mi?"

Taehyung'la sadece birbirimize bakıyor ve asla konuşmuyorduk ama o, bana bakıyor ve sanki, yapma diyordu gözleriyle; yapma, bu değildi.

Ardından öyle bir hızla Francis'e dönüp elleriyle boğazını sardı ki, hiçbir şey yapamadım.

"Sen, bunu yapmaya nasıl cesaret edebilirsin?" Sinirliydi, dişlerinin arasından tükürürcesine konuşuyordu ve gözleri onu öldürmek ister gibi bakıyordu.

Francis'in elleri Taehyung'un boğazındaki ellerine tutundu. Gülüyordu, "Sen, onu kullanmaya nasıl cesaret edebilirsin? Pis işlerin için araçtı sadece, kamufle oluyordun, sustum ama ben kıyamadıkça sen doku-"

Francis, cümlesini tamamlayamadan Taehyung, ona kafayı gömmüştü ve koridorun ortasında, engel olamadığım bir kavga başladı.

Kaldım, onlar deli gibi birbirine vurup bir şeyler sayıklarken, olduğum yerde çivilenmiş gibi; hareket bile edemeden sadece kaldım.

Sadece biraz sonra içeri birkaç güvenlik ve koruma girdiğinde, ikisini birbirinden zorlukla ayırdı. Korumaların hepsi Taehyung'u zorlukla tutarken kendime geldim.

Francis'le arasına giren vücudum tamamen Taehyung'a dönüktü. Ellerim göğsünde durdu. "Dur artık!"

Durdu. Bunu bekliyormuş gibi, sadece durdu ve bana baktı.

ciao, amore. | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin