Episode 5: Cheeky

2.2K 216 208
                                    


"Cause when i see you move like you got something inside that made you lethal."

*

Ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim, içimdeki şaşkınlık ve anlamsızlık yerini korumaya devam ediyordu, bu noktada.

Derin nefesler alıp veriyor, kendim bile anlam veremediğim birçok tahminde bulunmaya çalışıyor; Taehyung'un hayatımda nasıl bu kadar yer edebileceğini sorguluyor ve bunları düşünürken, gözlerimi ondan çekmiyordum.

O, her zamanki gibiydi. Bana arsızca bakıyor, süzüyor, gülümsüyor, kibirli bakışlarını çekmiyor ve oturuşundan bile kendinden eminliğini belli ediyordu.

O bunu yaparken, bende bakışlarımı çekmedim ondan. Kızıl saçları alnına doğru dağılmış ve ensesine dek uzanıyor, üzerinde siyah bir saten gömlek ve bacaklarını saran sıkı bir siyah yırtık kotla, bacaklarını aralayıp oturuyor ve ellerini, yüzüklerle donatılmış ellerini, kasık bölgesine yakın bir yerde tutuyordu. Esmer teni parıldıyordu, ağız sulandırıcıydı, eşsiz görünüyordu ama ben, kendimi ona öylesine kapatmaya çalışıyordum ki, dış tarafım düşündüklerimi asla yansıtmıyor ve yüzümde tuttuğum gardımı indirmememi sağlıyordu.

"Aslında biz tanışıyoruz." dedi, aramızdaki sessizliği bozarak. "Ben, her ne kadar size farklı bir şekilde gelmiş olsam da bir lisede resim öğretmeni olarak çalışıyorum. İlk günden fark ettim, şansa bakın ki görev yerim, Jungkook'un okuduğu liseymiş. Gerçekten de sürekli tesadüflere maruz kalıyoruz, değil mi, Jungkook?"

Babam şaşkınlıkla Taehyung'a bakarken, ben ayakta durmaktan vazgeçerek çaprazda kalan tekli koltuğa oturmuş ve arkama yaslanmıştım. "Ah, öyle mi Bay Kim? Ne güzel bir tesadüf! Jungkook, sık sık bir araya gelmemizden ötürü size daha çabuk ısınabilecektir. Çok sevindim! Hem işimiz için, hemde güzel tesadüfler için."

"Ya," dedim yüzümde zorla ağırladığım çok belli olan bir gülümsemeyle. "Eminim çok güzel bir 'tesadüf'tür, Bay Kim. Çok sevindim babamla iş yapıyor olmanıza, kendisi batmak üzereydi de, gördüğü ilk limana sarılmıştır eminim."

"Jungkook," babamın tehditkar ses tonunu duyduğumda umursamadan kollarımı göğsümde bağlamış ve Taehyung'dan çekmemiştim bakışlarımı.

"Kusura bakmayın," diyerek ilk defa araya girdi annem. "Aldrich, biraz tez canlıdır. Gençlik işte, maruz göreceğinizi umuyoruz."

Sürekli konuşuyolar, hakkımda yorum yapıp duruyorlar... Ne kadar dayanabilirdim ki?

"Önemli değil elbette, sorun yok. Anlayabiliyorum aslında, o yüzden merak etmeyin, Jungkook'la çok iyi anlaşacağız." Bakışları bana kaydı. "Bu kadar yetenekli, cesur bir elması kaybetmek aptallık olurdu, pekâlâ."

Dişlerimi sıktım. "Konumuzla ne alakası var?"

"Bay Jeon," diyerek babama döndü, bana aldırış etmeden. "İşler yolunda giderse umduğumuz gibi sonuç aldığımız ilk and Jungkook'u yanıma almak istesem, sınırımı aşar mıyım?"

"Ne diyor-" Cümlem babam tarafından yarıda kesildiğinde ona döndüm şaşkınlıkla. "Hayır hayır, lütfen... O çok toy, eğitilmesi gerektiğinin farkındayım. Nasıl isterseniz öyle olsun. Zaten, üniversite bittikten sonra onun yeri, benim koltuğumdur."

Ha, ha. Tabi.

"Bunlara Jungkook karar vermeli." dedi sakin bir ses tonuyla. "Geleceğine karışma lüksümüz yok elbette ama, büyümesini izlemek isterim, kendisi de kabul ederse."

ciao, amore. | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin