"Got me flying high, right where you want me to, watch it, watch me burn."*
Bir süre sadece önümü izledim. Ne Taehyung konuştu, ne de ben.
Biliyordum, bu adamın bir şeyler karıştırdığını biliyordum. Karşılaştığımız andan beri bir şeylerin normal olmadığının farkındaydım lakin... Onu araştırmamak, benim aptallığımdı. Onu sineye çekmek, onu umursamamak, normal görmek benim dikkatsizliğimdi.
Çoktan hayatıma girmişti.
"O gece, barlar sokağında, tesadüfen orada değildin değil mi?"
Derin bir nefes aldı. "Sayılır. Sadece oraya geleceğini hesaba katmamıştım. Bir yerlere kaçacağını biliyordum, ama sen, konuşmak için geç kaldın, Aldrich. Bu saatten sonra pek fayda etmeyecek."
"Her şeyi biliyorsun."
Başını bana çevirdiğini hissettim, "Hayır, senden duymadığım sürece hiçbir şey bilmiyorum. Ben sadece sana-" Durdu, önüne çevirdi başını. "Neyse ne, değil mi? Söylediklerimin bir önemi yok. İn şimdi arabadan."
Dudaklarım alayla kıvrıldı. "Evet, söylediklerinin hiçbir önemi yok, duymak istediğin bu, değil mi? Bildiğin ya da bilmediğin hiçbir şey durumumuzu değiştirmeyecek. Bunu unutma." Ardından ona son kez bakıp inmiştim arabadan. Taehyung ise durmadı, ben iner inmez arabayı çalıştırdı ve saniyesinde gitti.
Bir süre arkasından baktım, ardından apartmana girdim ve asansöre binip daireyi tuşladım.
Hala, hala ilk günkü gibi benimle oynuyor-orospu çocuğu lanet herif!
Ne kadar biliyor, niye peşimde dolanıyor, Pandora'yla alakası ne gibi, bla bla, bir sürü şey düşünüyordum o sırada.
Asansörden indim, Yoongi'nin evine doğru yürüyüp zili çaldım. Açılan kapıyla beraber Hoseok Hyung karşımdaydı. "Hyung, sizin eviniz yok mu? Ne zaman gelsem buradasınız." dedim, açtığı kapıdan içeri ilerlerken.
"Burada kalmak çok daha güzel hissettiriyor. Başkasının evi ya, bir şey ödemiyorum etmiyorum, Yoongi sürekli yemeğimizi hazırlayıp kaldırıyor, kendi temizliğini kendisi yapıyor falan filan. Burada kalacağım bir süre daha sanırım. Evlensek mi acaba, Yoongi?"
"Siktir git," dedi Yoongi ona arkasındaki yastıklardan birisini atarken. "Evimi çöplüğe çevirdiniz, bir gün daha sizi burada barınmaya tahammülüm kalmadı resmen. Köpek mi besliyorum insan mı belli değil."
"Aşk olsun, Yoongi." dedi Hoseok, yıkadığı ellerini kurulamadan parkelere sıçratarak ilerlerken. Yoongi ise onun bu haline acıyarak bakıyor, nasıl bir yanlış karar verdiğini sorguluyodu eminim ki. "Hayvan mıyım ben? Ayıp ediyorsun ama. Banyonu temizlemiştim geçen gün o kadar."
"Temizlemeseydin bir de?" dedi Yoongi hemen ardından bağırarak. "Sıçrattığınız pislikleriniz beyaz banyomda leke bıraksaydı o zaman mermerlerim de sizin kanınızla renklenirdi!"
"Aşık bana," dedi Hoseok kurulduğu koltuktan masaya ayaklarını uzatırken. "Küçükken de beni öpmeye çalışırdı hep zaten, safa yatıyor. Ya da mal direkt, bilemiyorum, neyse. İlk aşklar kavgayla başlarmış zaten. Yüz vereceğim sana, ağlama Yoongi."
"Tanrım," dedi Yoongi derince nefes alırken. "Sen bana sabır ver, katil olacağım yoksa."
"Dua ettiği şey de geçerli olsa bari. Sanki hiç katil olmadın, salak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ciao, amore. | taekook
Hayran KurguPeşindeki adamlardan kaçmak için bir barın arka sokağında, gizlenmek adına orada gördüğü ilk adamı öpen Jeon Jungkook, öpüştüğü kişinin resim öğretmeni Kim Taehyung olacağını bilemezdi.