BİR RÜYA MASALI

BUZ DAĞI | 🏔️

Merhabalar sevgili okuyucular uzun zamandır yoktum. Aslında hiç buralara gelesim yok zaten. Çünkü Lily'im ortalarda yok. Neredeyse 1 yıl oldu. Lily benim için çok kıymetli biri. Sanaldaki ilk dostumdu fakat gitti. Bazen toparlanması gereken anlar olur giderdi ama bu kez uzun sürdü. Tek dileğim iyi ve mutlu olması. Umarım hayat sana bunu çok görmez sevgili zambağım. Bu hikaye ilk fictionum ve Lily'im ile kurgulamıştık. Onun hatırına devam ettireceğim.

ZEYNEP :

Kaçan gerçektende kovalanıyormuş. Bunu çok iyi bir şekilde anlamıştım. Suga'dan uzak durmaya çalıştıkça daha çok yollarımız kesişiyordu. Tesadüf müydü? Kader mi? Yoksa kasten oluşturulan tesadüfler miydi bunlar? Bilemiyorum. Tek bildiğim içimdeki bu aşk bir çığ misali gittikçe büyüyordu ve aramıza dizdiğim buz dağları erimeye başlamıştı. Tabi dünkü tavırlarından dolayı hala sinirliydim ona ama istesemde ona kızgın kalamıyordum. Onunla yakın olduğum her an kalbim depar atıyordu resmen. Eğer kalbimi zapt edemeyip serbest bırakırsam Suga'ya kapılmaktan ve daha sonra üzülmekten korkuyordum.

"Hey! Unnie kendine gel. Ne oldu sana?" diye parmağını şıklatan Lavin ile kendime geldim.

"Bir şey mi diyordun?"

"Dedim ki daldın gittin. Hayırdır? Şirkete geldik. Hala uyanamadın mı?" dedi gülerek.

"Dalmışım bir an. İyi uyuyamadım dün ondandır. Hadi içeri geçelim." deyip şirkete girdim.

Gelir gelmez işe başladığım günden beri sayısı bir türlü azalmayan dosyalardaki röportaj ve şarkı sözlerini tercüme etmeye başlamıştım.

O sırada kapım tıklatıldı ve kapıdan sadece kafasını gösterip "Müsaitsen gelebilir miyim?" diyen Taehyung içeri girdi.

"Tabi gelebilirsin. Buyur."

Yüzünden hiç eksik olmayan o kare gülüşüyle yanıma oturdu. "Ben bir fana cevap vermek istiyorum ama normal çeviriden bakınca ne yazdığı pek anlaşılmıyor. Sen tercümansın ve senin bildiğin bir dildi hatırladığım kadarıyla. Yardımcı olabilirsin diye düşündüm." dedi.

"Demek öyle. Yardımcı olurum elbette. Göster bakalım metni."

Telefonunu çıkarıp Weverse uygulamasını açtıktan sonra mesajı gösterdi. Rahatlıkla çevirip ona da açıkladıktan sonra bu kez fanın dilinden yanıt vermek istediği için vereceği cevaba yardım ettim.

"Teşekkür ederim yardımın için."

Tam "Önemli değil." diyecekken açık olan pencereden gelen rüzgarla gözüme toz kaçmıştı. Gözlerim yaşarmaya başladığı sırada Taehyung bana yaklaşıp nazikçe üfledi. Tam o esnada Suga içeri dalınca geri çekildim Taehyung'dan. Çünkü arkadan gören yanlış anlayıp öpüşüyoruz sanırdı.

SUGA : 

Zeynep'in bugün gelip gelmediğine bakmak için odasına gitmiştim. Çünkü hiç sesi soluğu çıkmıyordu derken aralık olan kapıdan Taehyung ve Zeynep'i fazla yakın görünce öfkeden kaskatı kesildim. Daha sonra aniden odaya daldım. Evet bildiğiniz daldım. Neden bilmiyorum ama Taehyung'un daha ben bile Zeynep'in o güzel yüzüne doyamamışken onun dudaklarına dokunmuş olması, öpmesi kısaca tüm bu düşünceler kanın beynime sıçramasına sebep oluyordu.

Taehyung şaşkın bir şekilde "Oh hyung!" derken Zeynep hızla geri çekilmişti.

"Taehyung!" diyip uyarıcı bir tonda ona seslendiğimde demek istediğimi anlamış ve lafımı ikiletmeden odadan çıkmıştı.

Zeynep bana bakıp "Bir şey mi istemiştiniz?" diyince bu zaten var olan öfkemin benzinle körüklenmesine neden olmuştu. Sinirden gözüm döndüğünde onun kolundan tutup yerinden kaldırdım ve duvar ile arama aldım.