SAKARLIK | ☕📦

4 0 0
                                    

Selam 👋 Biraz beklettim ama 1850 kelimelik uzun bir yeni bölüm ile karşınızdayım. Keyifli okumalar. 💕

ZEYNEP :

Sanki yaya bir şekilde yürüyerek üç günlük yol kat etmişimde eşek tepmişe dönmüşüm gibi bir yorgunluk vardı üzerimde. Bu yorgunlukla zorda olsa yatağımdan kalmış banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı inip bir kahve hazırlamıştım kendime. Kahvenin acımsı tadı ve sıcaklığı genzimi yakarken yavaş yavaş uyku sersemliğimi üzerimden atmaya başlamıştım.

Lavin "Günaydın unnielerin bir tanesi." diyip yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Sanada günaydın." diyerek gülümsedim.

Lavin'in hazırladığı kahvaltı sofrasına oturup biraz atıştırdıktan sonra taksi çağırıp şirkete geçtik.

Direkt odama geçtiğimde gördüğüm manzara ile şok oldum. Tanrım bu bir şaka olmalı. Önümde resmen yirmi beşe yakın dosya vardı. Sen neleri halledip atlattın bunu mu atlatamayacak mısın? Hadi Zeynep başarabilirsin diyip ağlamaklı bir şekilde işimin başına geçerek dosya yığınlarının arasına girdim. Arşiv ve kendi odam arasında gel git yapıyordum sürekli. Birkaç saatlik uğraştan sonra elimdeki dosyaların çeyreğini halledebilmiştim neyseki. Hala çalışmaya devam ederken gözlerime yenik düşmüş uyuya kalmıştım.

SUGA :

Sürekli bir şekilde istemsizce kendimi onun yanında buluyordum. Bunun sebebi neydi? Bilmiyorum ama en kısa sürede buna bir açıklık getirecektim. Yine Zeynep'i görmek için odasına gitmiştim. Odadan içeri baktığımda kafasını masaya koyup uykuya dalan bir adet Zeynep ile karşılaştım. Tanrım çok masum ve tatlı görünüyordu. Nedensizce kendimi ona karşı çekilmekten alıkoyamıyordum. Yine anlık bir istekle gidip ona bir kahve yapıp getirdim ve kahve bardağının üstüne

- Koşuşturmacanın ardından bir kahve iyi gelir diye düşündüm. Kendini bu kadar yorma. -
                                                SUGA                       

yazan bir not yapıştırıp çıktım odasından.

ZEYNEP :

Kendime geldiğimde "Ya nasıl uyudum? Daha bir sürü dosya var." diye ağlamaklı bir sesle söylenmeye başladım kendi kendime. Masanın üstündeki dosyalardan birini alacakken bir kahve fincanı ile not gördüm. Not ve kahve Suga'dandı. Ah beni uyurken mi görmüştü o? Hem bu haksızlık neden bir hareketiyle kalbim bu kadar yumuşuyordu? Ve ben aramıza ördüğüm duvarları kaldırmak istiyordum? Kahveden birkaç yudum içip notu çantamın içindeki deftere koydum. Elbette hatıra olsun diye saklayacaktım.

Kahve için teşekkür etmeliyim bence diye düşünerek elime aldığım kahvemle birlikte Suga'nın odasına doğru yol aldım. Gayet sakin ve mutlu bir şekilde ilerleyip etrafıma bakarken aniden önüme çıkan bir erkekle ona toslamış ve yanlışlıkla kahveyi onun üzerine dökmüştüm. Tamamen rezillik ya of.

"Ah! Yandım." diye acıyla bağırıyordu.

"Ben çok ama çok özür dilerim. Kusura bakmayın yanlışlıkla oldu cidden."

"Önemli değil istemeyerek olduğu belli zaten ama yanıyorum şu an." diyip gömleğini yelpaze gibi yapıyordu.

"İzin verin hatamı telafi edeyim. Üstünüzü temizlemenize yardımcı olayım. Gömleğinizide kuru temizlemeye götürürüm eğer aceleniz yoksa."

"Hayır acelem yok. Bekleyebilirim biraz."

"Peki böyle geçin siz o zaman." diyip onu telaşla odama sürükledim resmen.

BİR RÜYA MASALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin