for you're not beside but within me

164 10 6
                                    

2 hafta sonra

-

"Bakın yaptınız dimi adam akıllı tekrar? Çıkacak ne varsa attım size, daha da düşük alırsanız sizi tanımıyormuş gibi yapmaya başlayacağım."

Jongho notlarını sallayarak arkadaşlarını yarı azarlarcasına konuşmuştu. Sınavdan iki önceki teneffüste, koridorun en sonundaki camekan köşede dikiliyorlardı. Son birkaç gün, hatta haftaları sınavlara çalışmaktan başka pek de bir şeyle geçmemişti. Şimdi yine müthiş bir azimle günün son sınavı için çalışıyorlardı ve kendisi bile her ne kadar belli etmemeye çalışsa da bu sefer Jongho da en az arkadaşları kadar korkuyordu. Matematik Yunho'nun alanıydı, ancak o ve Mingi maçta oldukları için bugün izinlilerdi. Seonghwa üst sınıfta olduğu için saatleri uyuşmuyordu, bu yüzden de diğerlerinin Jongho'ya güvenmekten başka çareleri yoktu. Elindeki ufak sakatlanma yüzünden maça gidemeyen San'ın ise gerginliği yüzüne vuruyordu, o gün normalden biraz daha sessizdi kendisi.

"Ya biz kaç gündür boşuna mı çalışıyoruz oğlum bundan düşük alacağız? Rahat olun ilk 5 dakika bi ellemeyin kağıdı, sonrası hatim inmiş gibi geliyor. En kötü doldurun kağıdı verin, gidişattan puan veriyor zaten. Sağa sola bir tane toplama çıkarma, grafik olan soruya da götünüzden bi denklem yazın, 50 garanti. Denendi onaylandı oğlum."

Yeosang kollarını göğsünde birleştirerek omzunu yasladığı camekandan birkaç adım geriye geldi. Herkesi rahatlatmaya çalışıyordu. "Son sınavımız mı ayrıca, ne bu gerginlik sizin kfc vaktiniz gelmiş."

Sessizliği San'dan farksız olmayan Wooyoung, teneffüsün başından beri telefonunu kontrol edip duruyordu. Bu sefer telefonunu aldığında geçen seferlere nazaran biraz daha uzun bakmış ve San'ın da gözlerini yerden ona kaydırmasına sebep olmuştu. Birine cevap verircesine sırıtarak bir şeyler yazdıktan sonra telefonunu kapatıp cebine koydu, San'ın ve kendisinin çoktan dinlemeyi bıraktığı Yeosang ve Jongho'nun muhabettini yarıda kesip konuştu.

"Ya ben notlarımı arkadaşa vermiştim, alıp geliyorum iki dakikaya."

Jongho kendi notlarını uzatarak konuştu. "Al benimkileri aynısı zaten."

"Kalsın sana lazım olur, hem bir ders kaldı zaten son tekrarlarını yaparsın," Wooyoung geriye adımlar atarak hızla merdivenlere doğru yöneldi. ''Hadi kaçtım ben, sınavdan önce görüşürüz.''

Yeosang ve Jongho tekrar muhabbete döndüklerinde San'ın gözleri hâlâ Wooyoung'un indiği merdivenlerde takılıydı. Yalan söylediğinden fazlasıyla emindi ama gözleriyle görmedikçe de buna inanası gelmiyordu. Zilin çaldığını arkadaşlarının onu dürtüklemesiyle fark eden San, gözlerini daldığı yerden çekerek onlara döndü.

"Hadi abi sınıfa geçiyoruz,"

San Jongho'nun omzunu tutarak konuştu. "Siz gidin geliyorum ben hemen, bi yüzümü yıkayacağım."

İkisi kafalarını sallayıp sınıfa yöneldikten sonra, San hızlı adımlarla merdivenlerden indi. Çalan zille koridorlar boşalmış, herkes çoktan sınıflarına girmişti. Wooyoung'un hangisinde olduğunu bilmediği için hepsine tek tek göz atmıştı ancak hiçbirinde bulamadığından, onun yalan söylemiş olduğuna inancı kuvvetlenmişti. İleride son bir resim atölyesi vardı, üst sınıflar şuanda sınavda olduğundan boş olma ihtimali yüksekti ve bakıp bakmamak arasında gidip gelen San, kendini atölyenin kapısında buldu.

Wooyoung'un yalan söylediğinden emindi; ancak böyle bir şeyle karşılaşacağını bilse, peşinden gitmeyi aklının ucundan bile geçirmezdi. Wooyoung, arkası dönük şekilde masalardan birine oturmuş, önünde duran Sunyeon'un beline sarılmıştı.

öpücükleri silme, ateez (yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin