yeah, she's doing it all the time

154 11 2
                                    



''Ya bir şey yapmış olsak neyse, adam durduk yere köpürüyor bize amına koyayım. Biz de bununla oturup planlar yapıyoruz şöyle konuşalım böyle konuşalım, belki bir derdi vardır falan diye. Gördük derdini Seonghwa paşanın.''

Mingi şapkasını geçirmiş; sırtı duvara dayalı, dizlerini de kendine çekmiş şekilde sınıftaki sırasında oturuyordu. Yunho da onun masasında bağdaş kurmuş, ikisi birlikte ön sırada Mingi'nin pozisyonunda oturan Youra'ya dert yanıyorlardı.

''Oğlum ben yanlış mı duydum, niye geldiniz ne var falan dedi lan. Hayır başkası olsa anlarım, her gün gördüğümüz insan bu. Sokarım derdine, ne zaman kendine gelecek diye nöbet mi tutacağız biz? Ordan bakınca rehberlikçi gibi mi duruyorum ben?''

''Bi' size mi böyle yapıyor?''

''Yok, Hongjoong hyung'a da sallayıp duruyor. Onun için gittik zaten yanına, haberimiz yokken kavga falan mı ettiler diye." Mingi birkaç saniyeliğine duraksayıp Youra'ya baktı; kaşlarını çatmış, gergin gergin ojelerini soyuyordu. "Anlatmıyor da bir şey, zaten 50 saniye falan konuşabildik onda da gitmek için fırsat kolladı. Yunho çok sinirlendim suyumu ver amına koyayım.''

Yunho Mingi'nin çantasına eğilip suyunu çıkardı. ''Youra, sana da takılıyordu falan ama harbi böyle değildi bu adam. Yok ben kuduracağım kesin bir şey oldu,'' Şişenin kapağını açmış, yarısını diktikten sonra hiçbir şey olmamış gibi Mingi'ye uzatmıştı. Mingi ellerini açıp 'ne kaldı amk?' bakışı attıktan sonra şişesini aldı.

Kafasını kaldırıp ikisine baktı Youra. "Fark ediliyor. Zaten çok bi' yakınlığımız yoktu ama selam falan verirdi şakalaşırdı önceden. Şuan koridorda görünce yönünü değiştiriyor,"

"Al, aynısı kanka." Yunho hafifçe elini dizine vurdu.

"Ya siz yine de çok şey yapmayın, sınav senesi." Youra tekrar mahçup bir suratla konuştu. "İkinci dönem yaklaşıyor. Gözünde büyüyor şuan her şey, o kadar iyi anlıyorum ki,"

"İyi de bunun sinirini niye bizden çıkarıyor? Bizle rahatlamayacaksa kimin yanında nefes alacak bu adam?" Yunho cidden biraz sonra patlayacakmış gibi konuşuyordu.

"Ben de onu düşünüyorum işte," Biraz duraksayarak üst dudağını dişledi Youra. "Siz yine de ağırdan alın, gerekirse konuşmayın bir süre. O yine bir yolunu bulur döner,"

"Karım haklı kocam,"

Yunho Mingi'nin söylediği lafa önce kendini tutmaya çalışmış, birkaç saniye içinde de yerinden düşecek raddeye gelene kadar gülmüştü. Daha sonra 'deli amk' hareketi yaparak kalktı.

"Hadi gidiyorum ben, koça uğrayacağım. Yeni formaların renklerini seçmek gibi bazı devlet meselelerini halledeceğiz,"

"Kanka n'olur pembeye bas oyunu amına koyayım. Prensesler gibi sahaya çıkıp karşı takımın dikkatini dağıtırız diye diyorum, yoksa valla kendi istediğimden değil."

Gülerek karşılık vermişti Yunho, Youra da alttan alttan sırıtıyordu.

"San'la da paylaş bu fikrini, tamam mı? Hadi görüşürüz, sevgilim ve sevgilimin sevgilisi." Ve Yunho tatlı gülümsemesiyle sınıftan ayrılmıştı.

"San'a danış diyor, ona kalsa siyah beyaz kartallar gibi çıkarız sahaya, amına koyduğumun zevksizi."

Söylediği lafa önce Youra gülmüş, onu gördükten sonra da kendi gülmüştü Mingi. Daha sonra Youra'nın tekrar başını eğip ojelerini çizmeye başlamasıyla, hafifçe ona seslendi.

''Pist,''

''Hm,'' Youra gözlerini ellerinden çevirmeden cevap verdi.

''Dökül hadi,'' Mingi hafifçe yanağından makas aldı.

öpücükleri silme, ateez (yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin