Soğuk buz, zarif hareketler ve yüzüme çarpıp saçlarımı uçuşturan rüzgar... Bunlardı beni hayata bağlayan. Sanki biri buz patenlerimi elimden alsa hayatta benim için güzel olan hiçbir şey kalmayacakmış gibi bağlıyım ben. Onlardı beni zinde tutan, onlardı bana yaşamak için bir sebep veren, onlardı herkesten ve her şeyden nefret ettiğimde kaçtığım...
★
"Beni dinliyorsun değil mi?"
Gözümün önünde şıklatılan parmaklarla iç dünyamdan çıkıp karşımda kaşlarını çatmış bana bakan Felix'e döndüm.
"Ha evet ne diyordun?.."
"Eternal Ice takımı yine birinci gelmiş. Hem de bu sefer Dirty White'a karşı! Hyunjin ve Jeongin'i nasıl geçebilirler anlayamıyorum!"
"Eh Chris kendini baya geliştirmiş olmalı. Da.. En sonki yarışmada Seungmin yüzünden 3. olmuşlardı"
"Çocuk aynı hatayı 4. kez yapıyor AMA DIRTY WHITE'I GEÇİYORLAR?!"
Felix oflayıp kafasını masaya koydu"Adamlar Dirty White'ı sollamış biz bok kazanırız bu sene..."
Gözlerimi devirip ayağa kalktım ve üzerime bir sweatshirt geçirip spor çantamı hazırlanmaya başladım."Lix ne karamsarsın yemin ederim içimi kararttın. Kalk hazırlan"
"Nereyeee"
"O kadar söylendin çalışmaya gidiyoruz işte git hazırlan 10 dakikan var"
"Jisung çok uykum var valla kestirmem lazım" diyip ayaklarını sürüyerek kendini koltuğa attı Felix.
"Önümüzde koskoca turnuva var ve sen yatıp zıbarlanmak istiyorsun öyle mi?"
"Yyyyani tam değil..."
"Knk açık açık söyle Chang'ı eve atıcam diye"
"Changı eve atıcam."
Tekrardan abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim ve ayakkabılarımı giyip kapı eşiğinden Felixle konuştum
"Ben gidiyorum siz şey edersiniz"
"Eyvallah haaadi git artık gelir birazdan"
Burnumdan gülmekle karışık bir nefes verip Felix'e öpücük attım ve kapıyı çekip dışarı çıktım.Evin dışına adımımı atmamla soğuk havayla yüzleştim. Soğuk rüzgar kumral saçlarımda dolaşırken huzuru iliklerime kadar hissediyordum. Biraz üşümüştüm, ama sorun değildi. Bu beni mutlu ediyordu.
Kulaklıklarımı takıp telefonumu cebime koydum ve kulaklarıma "Winter Falls"
dolarken yavaş adımlarla birkaç sokak ötedeki donmuş gölete doğru ilerledim.★★★
İşte, yine ben geldim sevgili dostum. Patenlerimi buzunun üstünde dans ettirmeye geldim. Huzuru bulmaya geldim. Yine sadece sen, ben, ve doğa... Baş başayız...
Şey...Sanırım değiliz.
Donmuş gölün başına vardığımda, alışık olmadığım bir yüz daha vardı buzun üstünde. Bu yüzü okulda birkaç kere görmüştüm ama sadece o kadar. Hatta okulda Eternal Ice ve Blue Blizzard - yani Felix'le ben - dışında buz pateniyle ilgilenen başka biri daha olduğunu bilmiyordum.
Gölün yanındaki kütüğe oturup bir yandan patenlerimi giyip bir yandan onu izlemeye başladım. Yarışmalarda görmediğim bir yüz olmasına rağmen oldukça profesyonel hareketleri vardı. Dibi gelmiş sarı saçları ahenkle dans ediyor, mavi kıyafetleri buzla uyum sağlıyordu. Felix ve ben de yarışmalarda her zaman mavi ve beyaz giyerdik. Buzun renginin zıddında bir şey giymezdik çünkü en küçük detay bile olsa buz ile olan uyumumuzu göstermek isterdik.
Patenlerimi giydikten sonra gözlerim gölün diğer ucundaki sarışın çocuğu takip ederken yavaşça buzda ilerlemeye başladım. Çok geçmeden onun da gözleri beni buldu ve beni süzerek kaymaya devam etti.
İlginç birine benziyor
Ama buraya onu izlemeye gelmedim, değil mi? Çalışmam lazımdı. Kendimi topladım ve gözlerimi önüme döndürüp yarışma için belirlediğimiz kareografiyi yapmaya başladım. Dönüyor, süzülüyor, adeta buz ile bir oluyor, bildiğimi yapıyordum. İyi olduğum şeyi yapıyordum. Gözlerimi kapatıp odaklanmaya başlamışken gölün diğer ucundan patenlerin buz üzerinde dönme sesi geldi. Yavaşlayıp gözlerimi açtığımda, sarışın çocuğun da bir kareografi yapmaya başladığını gördüm. Ben kaydıkça o da kayıyor, her zaman benimle karşılıklı durmaya çalışıyordu. Yanıma yaklaşmıyordu.
Bir kez daha zıplayıp havada döndü ve hafif bir iniş yapıp gözlerini gözlerime dikti. Konuşmasak bile ne demek istediğini anlayabilmiştim.
Beni düelloya çağıracak göt varmış demek ki çakma sarışında...
Ona karşılık ben de gözlerimi kıstım ve onun karşısında kaymaya devam ettim. Gözlerimizi birbirimizden ayırmıyor, arada birkaç hareket yapsak da tekrar birbirimizin gözlerini buluyorduk. Çok kolay oynanacak birine benzemiyordu.
Bildiğin her şeyi yapma vakti Han Jisung. Çakma bir patenciye yenilmeyecsksin herhalde, hm?
Derin bir nefes aldım ve art arda birçok hareket sıralamaya başladım. Aynı anda o da benzer bir sürü etkileyici hareket sıralamaya başladı. Eğiliyor, zıplayıp havada dönüyor, ve daha birçok şey yapıyorduk. Fakat bu düello hiç bitecek gibi durmadığı için final hareketimi yapmaya karar verdim.
Ah Felix şimdi Changbinle işi pişirmek yerine burada olsaydın şu çocuğa haddini bildirirdik
Son yarışmada Felixle yaptığımız bir çift hareketiydi bu. İlk önce eğilip buza çok yakın ilerliyor, ardından hızlanıp bir anda zıplıyor ve indiğimizde ortada birleşiyorduk. Aynı okulda olduğumuza göre yarışmaları izliyordur ve bu hareketi çoktan biliyordur çakma sarışın.
Gözlerimi ondan ayırmadan yere eğildim ve hareketi başlattım. Tahmin ettiğim gibi o da aynısını yaptı ve hızla buzda ilerlemeye başladık. Bütün gölü çepeçevre döndükten sonra hızlandık ve zıplayışı yaptık.
Zıpladık, döndük ve inişi yaptık.
İndiğimizde kol kola girip birbirimizi aksi istikamete ittirmemiz gerekiyordu.
Ama yere indiğimizde o, koluma girmek yerine omzuma çarpıp hızla yanımdan geçti ve buza kapaklanmama sebep oldu..
~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frozen Lake | Minsung
FanfictionBir donmuş gölün, donmuş kalplerden çıkmış iki gence ne kadar yardımı olabilir ki, değil mi? Belki de benzer kaderler paylaşan bu iki kişiyi bir araya getirebilir.. Jisung kaçmak istiyordu..Hayatın bütün zorlu sınavlarından ve haketmediği her şeyden...