"Konuşmak ister misin?.."
Başımı kaldırıp kızarmış gözlerimle Hyunjin'e baktım. Yanımda diz çökmüş, tek kaşını çatarak berbat durumdaki yüzümü inceliyordu
"Çok önemli bir şey değil.. İlgilenmene gerek yok sağol" dedim burnumu elimin tersiyle silerek. Güçlü durmaya çalıştım çünkü rakibime içimi dökecek halim yoktu. Her ne kadar şuan bi ağlama yastığına ihtiyaç duysam da bu kişi Hyunjin olamazdı.
Keşke şu an burada olabilseydin Jisung.. Sana çok ihtiyacım var.. Hiçbir şey anlatmama ihtiyaç duymadan anlardın sen beni..
"Berbat haldesin. İzin ver de seni dinliyim. Sonra yüzüme bile bakmana gerek yok. İçin rahatlasın diye diyorum, yoksa saatlerce burada hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın"
Tekrardan ona döndüm.
"Anlatayım da herkese dedikodu çıkar diye mi? Sana anlatmak yerine ağlaya ağlaya günlüğüme yazmayı yeğlerim. Hem niye bu kadar takıyorsun ki beni? Düşene bi tekme de senin vurman lazımdı"
Gözlerini devirip iç çekti ve aramızda mesafe olacak şekilde sırtını duvara yaslayarak oturdu.
"Rakibin olabilirim ama kalpsiz değilim. Ayrıca boktan ilişkiniz kimsenin umrunda değil. İnan bana daha iyi dedikodularım var benim."Burnumdan derin bir nefes verdim ve başımı ellerimin arasına alıp konuştum.
"Hyunjin gerçekten seninle uğraşmak istemiyorum. İleride istediğin kadar takıl bana ama şu an gözlerim kuruyana kadar YALNIZ ağlamak istiyorum. O yüzden rica ediyorum, siktirip gider misin?!"
Birkaç kıpırdanma sesi gelince başımı yavaşça kaldırıp onun tarafına baktım. Ama hala boş boş bana bakıyordu. Yerinde de bir değişme yoktu
"Neden hala buradasın sen?"
Cevap vermeden ince gözlerindeki keskin bakışlarını bana doğrultmaya devam etti
"BAK, Hwang Hyunjin. İnsanlar senden bir şey rica ettiğinde yapmalısın. Siktir gitin nesi sana "kal" der gibi geldi?!"
İç çekti ve başını duvara yasladı. Bakışları hala yüzümdeydi
"Bu soyunma odasına sadece yarışmacılar, temizlik görevlileri ve koçlar girebilir. Bunlardan biri değilsin ve şu an burada olmaman lazım. Yani ben buradan çıkarsam yakalanırsın. Ben burada olduğum sürece ziyaretçim sayılırsın ve kalmanda sorun olmaz."
Tek kaşını kaldırıp alaycı bir ifadeyle konuşmaya devam etti:"Benden kaçışın yok Lee Felix. Seni zorluyor sayılmam, ama pek de fazla seçeneğin yok gibi görünüyor"
Dişlerimi sıktım.
Sıfadına sıçayım senin uyuz piç..
"Anlatırsam beni rahat bırakır mısın?"
Omuzlarını silkti
"Bakarız"İç çekip gözyaşlarımı sildim.
"Changbinle 3 yıl önce bi yaz festivalinde başladı..Daha Jisung'la tanışmamıştık, yani yalnız gitmiştim"
⋆
⋆
⋆3 yıl önce
17 Haziran, Seoul Gençlik Yaz Festivali"ANANISIKIM KAFAM AAAAGGGHHH"
Uzağa yuvarlanan basketbol topunu umursamadan acıdan zonklayan kafamı ovuşturdum.
"Ulan basket potası senin Karmana sıçayım NAPTIM BEN SANA HE NAPTIM"
Yüzümü buruşturup topu geri almak için arkamı döndüm ama göz hizama topu uzatan bir el girdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frozen Lake | Minsung
FanfictionBir donmuş gölün, donmuş kalplerden çıkmış iki gence ne kadar yardımı olabilir ki, değil mi? Belki de benzer kaderler paylaşan bu iki kişiyi bir araya getirebilir.. Jisung kaçmak istiyordu..Hayatın bütün zorlu sınavlarından ve haketmediği her şeyden...