Zıpladık, döndük ve inişi yaptık.
İndiğimizde kol kola girip birbirimizi aksi istikamete ittirmemiz gerekiyordu.
Ama yere indiğimizde o, koluma girmek yerine omzuma çarpıp hızla yanımdan geçti ve buza kapaklanmama sebep oldu..
~~~~~~~~~~~~
"Derdin ne senin?!!"
Sarışın çocuk arkasına bile bakmadan buzun üstünde kaymaya devam etti. Ben ise hâlâ toparlanmaya çalışıyordum. Kızarmış ellerimi buza yaslayıp yavaşça doğruldum. Başım döndüğü için yavaş hareketlerde bulunuyordum. Gözlerimi kapatıp birkaç derin nefes aldım. İyi olduğumdan emin olup gözlerimi açtığımda, buzun üzerinde birkaç kırmızı damla gördüm.Burnumun üzerine düşmüş olmalıyım.
Bir elimle burnumu tutup diğeriyle de buzdan destek alarak yavaşça ayağa kalktım ve sarışın çocuğun yanına doğru kaymaya başladım.
"Hey! Sana diyorum! Aklın başında mı senin? Aynı okulda olduğumuz için biliyor olman lazım, birkaç ay sonra yarışmam var. Yaralanabileceğimi düşünemedin mi aptal sarışın?! Çok s-"
"Dırdır etmeyi kes ve al şu peçeteyi yoksa birazdan tansiyonun düşecek ve tekrar yere kapaklanacaksın. Hoş o zaman da beni suçlarsın."
Bir anda konuşmasıyla lafı boğazıma dizse de elindeki peçeteyi sertçe alıp burnuma tuttum.
"Düşmen benim suçum değildi"
"Pardon?!"
"Partnerin olmayan birinin seninle bir çift hareketi yapacağına bu kadar emin olmamalıydın."
"Beni düelloya çağıran sendin."
"Gelmeye karar veren de sendin?"Sarışın çocuğa ters ters bakıp kırmızıya bulanmış peçeteyi sonra çöpe atmak üzere çantamın kenarına sıkıştırdım.
"Madem bu kadar bilmişsin okul takımına katılsaydın"
"Gösterişe meraklı değilim"Gözlerimi devirip kütüğe oturdum ve bağcıklarımı çözmeye başladım.
"Ellerin kızarmış"
Kafamı kaldırmadan gözlerimi sarışın çocuğa çevirdim.
"Farkındayım soğuk çünkü."
"Eldivenin yok mu?"Burnumdan bıkkınlıkla bir nefes verdim.
"Olsa şimdiye ellerimde olurdu. Ve lütfen, düşürüp de sonrasında kaldırmaya tenezzül etmediğin biriyle sohbet etmeye çalışma. İtici oluyorsun."
Ağzının kenarıyla gülüp göletin kenarındaki demir trabzanlara yaslandı.
"İstersen benimkileri giyebilirsin. Yarışmaya kadar soğuktan ellerinin kopmasını istemeyiz değil mi?" dedi alaycı bir şekilde.
" Ah ne kadar kibarsın" dedim tatlı bir ses tonuyla. "maalesef bu kibarlığını geri çevirmek zorunda kalıcam, çok üzgünüm bay aptal sarışın"
Konuşmayı bitirmemle tekrar ciddi yüzüme döndüm ve patenlerimi çıkarıp çantama yerleştirdim. Ayakkabılarımı giyerken sessiz kaldı.
Eh, böylesi daha iyi
Çantamı omzuma attım ve onu geride bırakıp dönüş yoluma girdim.
"Minho"
Arkadan sesini duymamla duraksadım.
"Ne?"
"Adım Minho."Sadece kafamı döndürüp birkaç saniyeliğine ona baktıktan sonra yoluma geri döndüm.
"Banane bundan?"
"Lazım olur""Öğrendiğim iyi oldu gerçi. En azından İnternete "dünyanın en nazik insanı" diye senden bahsederken aptal sarışın yerine kullanabileceğim bir isim oldu. Ya da belki Death Note'a yazabilecek yeni bir isim? "
Birkaç adımdan sonra yine onun sesini duydum.
" Sen adını söylemeyecek misin Bay Light? "
" Hmm Bay Light, sevdim bunu. Gerçi yarışmaları izliyorsan ismimi biliyor olman gerekiyordu. "
" Ben yarışmacının kim olduğuna değil yeteneğine bakarım. "
" Güzel söz. Eh onca nezaketinden sonra ismimi söylemezsem ayıp olur ama Bay Light hoşuma gitti."
Omzumun arkasından ona baktım. Trabzanlara yaslanmış, kollarını önünde kavuşturmuştu.
" İyi kaymalar Aptal Sarışın. "
" Teşekkür ederim Mr. Light."~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frozen Lake | Minsung
FanfictionBir donmuş gölün, donmuş kalplerden çıkmış iki gence ne kadar yardımı olabilir ki, değil mi? Belki de benzer kaderler paylaşan bu iki kişiyi bir araya getirebilir.. Jisung kaçmak istiyordu..Hayatın bütün zorlu sınavlarından ve haketmediği her şeyden...