"JISUNGIEEEE KAR YAĞMIŞŞŞ"
"Ne güzelhğmğh"
"HEMEN KOCA GÖTÜNÜ KALDIRIP GEL BURAYA"Homurdanarak sıcacık yatağımdan sıyrılıp Felix'in odasındaki balkona çıktım.
Felix hayatında hiç kar görmemiş gibi parlak gözlerle karı inceliyordu. En azından görüntüsü tatlıydı. ^^"Peki neden bunun için beni kalkmam gereken saatten 1 buçuk saat erken kaldırdın Mr. Sunshine? Saat 6 buçuk Lixieee hiç merhametin yok mu~~' "
Felix kaşlarını çatıp sağlam olan bacağının tarafındaki koltuk değneğini kıcıma vurdu
"Azıcık erken kalksan ne olacak? Uyuz herif" somurtarak önüne döndü. "Şimdi beni manzaramla yalnız bırak ve git zıkkımlan"
"Hayhay"
Dağınık, yanmış sarı saçlarını karıştırdım.
"Saçına hiç bakım yapmıyor musun Lix? Çok yanık duruyor"
İç çekti. "Sarı saç dertleri işte. Düzgün bi bakım ürünü bulamadım daha. Zaten yanmasına şaşmamalı 3 kere renk değiştirdim 6 ay içinde"
"Aaaw sıkma canını. Hallederiz askım bakım cart curt hallederiz senin gür saçların sağolsun"
Gülümsemesine karşılık yanağını sıkıp balkondan çıktım.
Mutfağa girip çekmeceden kahvaltı için ikimize de noodle paketi çıkardım. Su haşlanırken odama gidip spor çantamı hazırladım. Onu ve kitapları koyduğum çantamı koridora bırakıp noodle'ları fokurdayan suya koydum.
"Gel ve soslarını ekle Lixie!"
Ben ikimize de chopstick çıkarıp soslarımı eklerken o da koltuk değneklerinden destek alarak seke seke koridordan geldi.
Tezgahın başına geçip dirseklerini değneklerine yaslayarak dengesini sağladı.
"Baya iyi alıştın bunları kullanmaya"
Boşta kalan elleriyle sos paketlerini açıp noodle'ına ekledi."Ah tabi ki yine slayledim 💅"
Tek kolunu kaldırıp saçını savurmaya çalıştı ama dengesini kaybedecek gibi olunca tekrar değneklere tutundu.Boğazını temizleyip "Oturunca yapıcam ehem.." dedi
Gülerek ikimizin de tabaklarını ve chopsticklerini alıp salona götürdüm. Sabahları okula gitmeden önce televizyonun karşısında kahvaltı yapmak ikimizin de sevdiği bir şeydi.
Oturmasına yardımcı olup kasesini ve chopsticklerini verdim.
" Neden bu kadar erken kalktın anlat bakalım"
"Neyi garip bunun ya"
"Genelde tatil yaptığın zaman öğlene kadar horlaya horlaya uyursun da.."
"Şimdi kalkasım geldi işte.."Kafasını tabağına döndürüp chopstickleriyle noodle'ı yavaşça karıştırmaya başladı. Yok anam bu çocukta bi şey var
Çenesinden tutup kafasını hafifçe kendime çevirdim
"Dökül civciv."
Çubuklarını abartılı bir şekilde kasesine bırakıp konuşmaya başladı
"Of tamam be ne darladın bok"
"Sus bebe. Dur hayır-.. Konuş."Derin bir nefes aldı
"Bir kabus gördüm. Yani kabus denir herhalde. Sevdiğim kişileri her zaman rüyamda görürüm. Annemi, babamı, Olivia'yı, Rachel'ı, seni ve Changbin'i.. En çok sizi görüyorum ve çok huzurlu, güzel rüyalar oluyor. Bu sefer de birkaç gündür olduğu gibi Changbin'i gördüm. Changbin'i ve Hyunjin'i""Bi dakika Dirty White'daki Hyunjin'den mi bahsediyoruz?"
"Hmhm, ta kendisi."
Sessizce kafamı sallayıp birkaç parça noodle'ı ağzıma attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frozen Lake | Minsung
FanfictionBir donmuş gölün, donmuş kalplerden çıkmış iki gence ne kadar yardımı olabilir ki, değil mi? Belki de benzer kaderler paylaşan bu iki kişiyi bir araya getirebilir.. Jisung kaçmak istiyordu..Hayatın bütün zorlu sınavlarından ve haketmediği her şeyden...