Ben Zehra, benim hikayem de Alinin hikâyesinden farklı değil ben de çok içine kapanık bir insandım niye böyleydim hala anlamış değilim ama dediğimiz gibi insan değişir kimse aynı kalmaz...
Ben de zamanla açılmıştım elbet hani şey benzetmesi yaparlar ya "Kabak çiçeği gibi açıldı" beni az çok gören tanıyan mahallede ki teyzelerin ağzında genellikle bu laf vardı sabahtan akşama kadar insanları eleştirmek yoldan geçenlerin arkasından bakmak tek işleri buydu bir insan niye başkasının hayatına karışmak ister ki ? Sonuçta herkesin kendi hayatı.
Neyse lafı fazla uzatmaya gerek yok ben Zehra hayatta tek bildiğim şey adım ve kimseye güvenmemen en başta da "Ailene"
Çok güzel değildim kendimi hiçbir zaman öyle de hissetmedim ama okulda ki erkeklerin gözü bir türlü üstümden gitmiyordu. Okuduğum bir kitapta öyle güzel muazzam bir söz vardı ki...Kitapta şöyle diyordu "Birini güzel olduğu için sevmezsin ki sen, sevdiğin için güzelleşir o"
Ben de bugüne kadar hiçbirine yüz vermeyip sadece Ali'yi sevmek istemiştim ve onun da buna pek karşılıksız kalmadığını düşünüyordum.
Zehra'nın ailesi Ali'nin ki gibi şiddet meyilli değildi aksine Zehra' nın üstüne öyle çok düşerlerdi ki artık insan bunalıp kafayı yeme derecesine gelirdi hayal bile etmesi kötüydü her an yanı başında, her gittiğin yere senle gelen ve hiçbir şeye izin vermeyen aile'nin olması ne kötü bir şey. insanları düşünmek ,sevmek çok önemli ama her şeyden önce "Anlaşılmayı" beklemek lazım sonuçta her şey' in fazlası zarar...
Ailesi Zehra için bir sürü özel öğretmenler tutup devamlı teste boğuyordu Zehra da her ne kadar yorulsa da katlanmak zorundaydı sonuçta ailen senin için bu kadar uğraşıp bir yerlere gelmeni istiyorsa sende onlar için çalışıp kazanmalıydın .
Zehra herkese yardım etmeyi, iyilik yapmayı çok severdi insanlar onu her ne kadar hizmetçi gibi çalıştırsa da o büyüğümdür diyip hiç sesini çıkarmazdı .
Zehra da liseye geçince değişmişti elbet çünkü lisede onu bulmuştu ...
Aslında değişen tek biz olmayız zaman değişir, insanlar değişir hiçbir şey bir önceki gün gibi olmaz bizde bulunduğumuz zamana ayak uydurmak zorunda kalırız sonuçta "Zaman sana uymuyorsa sen zamana uyacaksın..."
Ailesi Zehra da ki bu değişime bir türlü anlam veremiyordu makyaj 'a bile gerek olmayan zehra artık evin içinde bile süslenir olmuştu eski kıyafetleri beğenmiyordu hiç fiyatına bakmadan alışveriş yapıyordu para nasıl olsa babadan çıkıyordu ekmek nasıl çalışıp kazanılır bilmiyordu. Babası ve annesi Zehra da ki bu duruma ne kadar el atmak istesede kızamıyordu kızlarına. Alınan testleri çözüyorum bahanesi ile kandırıyordu evdekileri meğersek bu kadar hazırlık süslenmeler Ali içinmiş...
Derslerin de ki düşüşler yetmiyormuş gibi eve de istediği saatte girmeye başlamıştı daha on beş yaşında liseye giden bir kız neden bu kadar geç gelir olmuştu gezmek eğlenmek bir kızın en doğal hakkıydı ama ailesini saatlerce merak da bırakıyordu.
Neredeyse her boş zaman da Ali ile evin aşağısında ki tatlıcı da de buluşup eğleniyorlardı.
Bir gün dükkân sahibi Mehmet bey Ali ve Zehra' nın her gün buraya gelip saatlerce eğlenip müşterileri rahatsız ettikleri gerekçesiyle ikiliyi uyardı ama ne Zehra ne de Ali buna hiç aldırış etmedi.
Mehmet bey ertesi gün yine onları burada görünce sinirden küplere binmişti fırından çıkan Zehra' nın babasını gördü
Salih bey diye bağırarak yanına yaklaştı
" Salih bey iyi günler, sizi de rahatsız ediyorum ama söylemem gereken çok önemli şeyler var bilmenizi isterim" dedi.
"Estağfurullah Mehmet bey önemli bir şey yoktur inşallah" dedi.
"Mehmet bey önemli mi değil mi siz karar verirsiniz artık ama sizin kız sapıtmış yoldan çıkmış"
"Siz neler diyorsunuz ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu ? Ne yapmış benim kızım sizi bu kadar sinirlendirecek ?"
"Sizin kız her gün burada bir oğlanla takılıyor üstelik saatlerce eğlenip müşterileri mi kaçırıyorlar.
Salih bey donup kalmıştı Mehmeh bey neler diyordu böyle bu benim kızım mıydı gerçekten el alalem görse, duysa ne olurdu halimiz ?
Salih bey ben halledicem dedi ve eve doğru yürümeye başladı. Sokağın başında zehra ile Aliyi gördü Aliye hiçbir şey söylemeyip Zehrayı kolundan çekip sürükledi sokak ortasında Zehra canım acıyor çekme diye bağırıyordu babasına ilk defa babasını bu kadar sinirli görüyordu papatya çayı ile geçecek bir şeye benzemiyordu bu sefer babası sordu kim yanında ki oğlan Zehra ?
Cevap ver bana kız sen el alaleme rezil rüsva mı etmeye çalışıyorsun dedi.
Zehra hala saflığa yatıyordu kim o çocuk hiçbir şey anlamıyorum dedi. Babasının sirke satan yüzünü görünce yalan söylemeyi kesiyormuş gibi yaptı ama yine yalan söyleyecekti yalan bir kere Zehra' nın kalbine mühürlenmişti. Mühürlenen şeyi kırmak da zor olurdu...
Ufak bir proje ödevim için buluşmuştuk dedi
Hoca sınıfta ikişerli gruplar yaptı o yüzden bana da o çocuk çıktığı için ...babası rahatlamış gibiydi tamam tamam anladım ben seni dedi.
Salih bey kızına güvenmeyi seçmişti kızına güvenmeyecekte başka güvenecekti elinde başka seçenek de yoktu zaten hiçbir şey anlamayıp, dinlemeden kızını böylesi utanç verici bir şeyle suçladığı için bunun utancı içindeydi şimdi kızından özür dilese şımarıp başının üstüne çıkacağını biliyordu bu yüzden susmalıydı.
Özür dileme ' nin yaşı yoktu yaşlıya da ,bir gence de hatta bir bebekten bile özür dilenebilirdi çünkü en büyük erdem "Özür dilemektir."
Babası böyle kara kara düşünürken o sırada Zehra bu işten de yırttığı için mutluydu ne Aliye ne de kendisine zarar gelmesini istemezdi.
Yalanın büyüğü, küçüğü ya da toz pembesi olmazdı yalan yaşandı işte ve bunu bir an önce bırakması lazımdı şeyta' nın aklını çelmesine izin vermemeliydi .
Şeytan iyice zehra' nın koynuna girmişti ama Zehra da bu durumdan oldukça memnun görünüyordu. Herkese melek gibi görünüp ,yalan söyleyip günah işlemeye devam edecekti ama..."Sonuçta şeytan da bir melekti."
En iyisi yeni bir hayat seçip en baştan başlamak olacaktı Ali ile birlikte olmak için bir çok şeyden vazgeçmesi gerekecekti herşeye sıfırdan başlamak lazımdı ama bitmiş tükenmiş bir insan sıfırlanmış robot gibidir o yüzden "SIFIRDAN SIFIR ÇIKMAZ ..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On beş yaşım
Lãng mạn"Bırak dedim canımı acıtıyorsun." "Canını acıtmadan nasıl delirtirim seni ?"