on üç

2K 239 245
                                        


SANIRIM ILK DEFA NO WAYE BU KADAR GEC BI YB ATTIM

cok ozur dilerim oncelikle gercekten yani ne deseniz haklisiniz danger okurlari 9 ayda bir yb atmama (saka degil) alismis olsalar da siz nwde boyle cilginliklara alismadiniz 3 AYI GECMIS YANI GERCEKTEN OZUR DILERIM AYDA BIR YB ATTIGIM FIKIN CICEKLERI😭😭😭😭😭😭

neyse bence telafi ettim 4 bucukumsu bin kelimelik bi bolumle diye dusunuyorum ve ilk defa nwe bu kadar uzun bi bolum atiyorum😦😦

evet bence begenirsiniz
(yorum dileniyor

tr watty erisim engeli hala kalkmadigi icin yuksek ihtimalle cok flop kalacak olsa da (herkes vpn kullanmiyor mlsf) devam etmek istiyorum yazmaya o yuzden okuyan 1 (bir) kisi bile olsa yorumlarinizi gozluyorum (yorum okumak fav etkinligim

HADI COK TUTTUM SIZI OKUMAYA GIDIN OPTUM💗💗💗💗

+

Burgerler ve erimiş kaşarın müthiş kokusuyla harmanlanan ortamın havası, mekandaki çatal bıçak ve bardak sesleriyle gayet rahattı. Mekan turuncu, kırmızı ve sarı renkleriyle aydınlatılmış, ahşap oyması büyükçe masalar ve aynı şekilde büyükçe sandalyelerle doldurulmuştu. Türlü türlü renklerle boyanmış duvarların üstündeki retro posterler ve duvarlara asılmış elektro gitarlar, plaklar ve saksafon avize detaylarıyla müthiş bir mekandı gerçekten de. Ortam gayet rahattı, yanımızdaki masada da büyük bir grup oturuyordu ve kafalarının rahat olduğu belliydi. İki büyük grup olarak mekanı çok rahatsız etmemeye çalışarak aramızda sohbet ediyor ve arada eğleniyorduk.

"Ya burgerler nerede kaldı abla, önümüze soju bırakıp gittiler, daha karnım doymadan sarhoş olacağım şimdi amına koyayım" diyerek şikayet eden Seokjin'e karşılık Jimin önündeki şişeyi kendine doğru çekti ve önüne koca bir bardak su koydu Seokjin'in. "Sek içtiğinden olabilir mi? Aptal mısın nesin ya?" diye sinirlenip önüne koyduğu suyu içmesini işaret ettiğinde Seokjin yüzünü buruşturup Jimin'e baktı. "Yalnız ben düz suyun tadını sevemiyorum birader, kusuruma bakma yani" dediğinde gözlerimi devirdim.

Aslında bira söylemek istemiştim, herkesin akşamın sonunda eve taşınması gerekecek hâle gelmesini istemiyordum. Bizimkiler beş kişi, Sanwo'nun takımı da altı kişiydi. Ben bu kadar insana sahip çıkamazdım şahsen. Ama yine de Soju istediklerinde karşı çıkamadım çünkü bu akşam onların istedikleri olmalıydı. Zaten bir tane ihtar almış Yoongi'nin başının daha fazla belaya girmesini istemiyordum çünkü okuldan atılsa annesi de babası da onu başka bir okul ya da ileride üniversite için desteklemezlerdi.

Kısa bir nefes aldım ve oturduğum yerden, yanımda oturan Sanwo'yla aynı anda uzandığımız su şişesini almaya çalışırken çarpışan ellerimize odaklandım. Elimi geri çekip başımı eğerek şişeyi alması için ona izin versem de şişeyi açtığı gibi yaptığı ilk şey benim bardağıma su doldurmak olmuştu.

Su içmem gerekiyordu. Alkol dayanıklılığım bizimkilerden fazla olsa bile çakırkeyif bile olmak istemiyordum, en son zamandan kalma travmam nedeniyle. Jungkook'tan bile daha dayanıklıydım mesela. O birkaç bardakla gitse, ben üstüne birkaç bardak daha atabilecek dayanıklılığa sahiptim. Tabi bunu karşılaştırabileceğimiz bir ortam yoktu burada. O burada değildi çünkü.

Çok yüksek ihtimalle Sanwo'ya aniden yakınlaşmamı sorgulamış ve bir cevap alamayınca haklı olarak sinirlenmişti ama bu durumda yapabileceğim bir şey yoktu. Ona, bu listeyi onu aklımdan atabilmek için çıkarttırdığımı söyleyemezdim herhalde. Kafamda psikolojik olarak onun yerine başka birini koymaya çalıştığımı anlatamazdım. Ben Jeon Jungkook'a bunları söyleyemezdim asla. O yüzden, bana ne kadar kızarsa kızsın, listemdeki isimleri gözden geçirmeye başlamam gerekiyordu ki çoktan iki kişiyi elemiştim. Biri San Kangmoo, üç yıldır sevgilisiyle aşk pıtırcıkları gibi dolanan sevimli çocuk, diğeri de Han Minjae, benden daha kısa ve daha cılız, son sınıf gibi bile durmayan çocuktu.

no way! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin