sekiz

550 62 35
                                    

katsuki gitmesi gerektiğini biliyordu.

en başında amacı babasını kurtarmaktı. ikinci bir şans verildiğinde ise, amacı ailesinden kimse zarar görmeden bu işten sıyrılmaktı.

ve şimdi birkaç kere tılsımı kullandıktan sonra katsuki bunun pek mümkün olmadığını söylemeliydi; en az zararla çıkabilecekleri evreni bulması daha akıllıca olacaktı.

burada kalmaması gerekiyordu, uzun vadede bundan hoşlanmayacaktı. burada izuku'dan nasıl geri kaldığını ve onun ihtiyacı olan her şeyi karşılayacak durumda olmaya nasıl uzak olduğunu düşündü.

ardından içten içe kendine burayı sevmemesinin nedeninin bu olmadığına inandırmaya çalıştı. annesi ve babası ölmüştü, burayı sevmemesinin asıl nedeni buydu.

bu olmalıydı.

"başta babam öldüğü için buradayım." kendini ikna etmeye çalışır gibi, sesli konuştu. "burada hem annem hem babam ölü, amacıma uymuyor. bu lanet yerde kalamam."

doğrusu pek inandırıcı değildi, içten içe gerçek amacının bu olmadığını biliyordu ama ne istediğini kendi de çözemiyordu.

tılsımı son çevirme şansı olduğunu hatırladığında biraz gerildi. ama o adam onu yeniden görecekti değil mi? bu demek ki ona yeniden şans verecekti, yoksa neden çağırsındı?

şansım var, dedi kendi kendine. doğru yeri bulana kadar da şansım olacak.

ardından tekrar tılsımı çevirdi. beyaz boşluk hissi yeni bir yolculuğa çıktığının habercisiydi.

sesler ve görüntüler netleştiğinde kendini oturur hâlde buldu ve elinde bir ağırlık hissetti.

bir elektro gitar.

gözlerini kırparak etrafa baktığında büsbütün şaşırdı çünkü.. pekala.

buradaki katsuki'nin keyfi baya yerinde olmalıydı. paranın inşa ettiği belli olan odayı neşeyle süzdü sarışın. "şanslı piç."

normal odasının 2 katı falandı şu anki yer. odanın bir ucunda bateri, akustik gitar, başka bir elektro gitar, kaykaylar, futbol topları vardı. duvarlar sevdiği grupların posterleri ile doluydu ve siyahtı.

annesi ve babası burada iyi çalışmış olmalıydı. zengin olmak, izuku'nun tüm ihtiyaçlarını karşılamak için iyi bir başlangıçtı.

belki burası olabilirdi?

elindeki gitarı yavaşça bırakıp bir süre daha odayı inceledi. onlarca kıyafeti, bir motoru, patenleri ve isteyebileceği daha bir sürü şey vardı.

üzerinde adı yazan, zümrüt yeşili gitarı eline aldığında şüphe yoktu; bunlar onundu. adını yazmasını geçtim bu çok tanıdık bir yeşildi, özellikle güzel bir çocuğunun gözlerine yakın renkte bir yeşil..

yeterince baktığını düşünüp dışarı çıktı. odasının aksine ev bembeyaz ve kocamandı. duvarları altın işlemeler ve pahalı tablolar süslüyordu.

bu ev miydi ki? bir ev bu kadar büyük olabilir miydi? bir noktada lanet olası bir villada falan mı yaşıyorlardı?

beyaz gömlekli, saçları sıkıca toplanmış yaşlıca bir kadınla karşılaştığında 'yok artık' diye bağıracaktı neredeyse. dadısı mı vardı cidden? hizmetlileri mi vardı?

"efendim." diyerek hafifçe eğildi kadın. karşısında hiç düşünmeden cevap verdi katsuki:

"bana öyle seslenme." birkaç saniye kadını süzdü. "ihtiyar cadı nerede?"

charm | bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin