on

568 67 23
                                    

işler hiç de düşündüğü gibi ilerlemiyordu.

geldiği evren ve kullanıp attığı tılsım sayısını çoktan kaçırmıştı katsuki.

izuku'yu görmediği günleri de.

zaman kavramı iyice bozulmuştu hep aynı ana yolculuk yaptığı için. 14 nisan salı, saat 17.41.

bir evrende annesi ile babası boşanmış, katsuki babası ile kalıyordu.

birinde basketbolcuydu ve gençlerde milli olmak üzereydi.

birinde tamamen yolsuzdu, uyuşturucu alıp satıyordu.

birinde izuku olmadığı gibi annesi ve babası da yoktu.

birinde izuku şüpheli bir kazaya kurban gitmişti ve onu öldürenleri bulup öldürdükten sonra diğer evrene geçmişti.

aynada kendine baktı sarışın, her geldiği evrendeki kendinin bedenine girdiği için yorgun durmuyordu.

ama gözlerindeki bakış böyle demiyordu.

burada da izuku yoktu, kader ona bir oyun oynuyor olmalıydı. katsuki, o kader denen şey bir canlı olarak karşısına geçse çıplak elleri ile parçalayacağına emindi.

ama öyle olsun, kader inatçıysa o inatçıydı. hayatına izuku'nun gelmesi için her şeyini kaybettiği bir evren bulsa bile bir an düşünmeden orada kalacaktı.

en başta babasını kaybettiği için üzüldüğü evren çok uzaktı artık. oraya aitmiş gibi de değildi. nereye ait olduğunu bilmiyordu.

klasik rutinine alıştığını söylese de izuku'nun yeniden öldüğü her yerde kalbi kırılıyordu.

izuku o gelmeden ölüyordu. izuku ile hiç tanışmamış oluyorlardı ve o uzaklarda bir yerde ölmüş oluyordu, izuku çok hasta oluyordu.

izuku kollarında bile ölmüştü.

uğruna her şeyi yapacağı genci defalarca acı çekerken görmek katsuki'yi dağıtmıştı. onu korumak için elinden geleni yapıyor ama asla başarılı olamıyordu.

yeni geldiği bir evrende ilk iş izuku'ya bakıyordu. öldüğünü öğrenince nasıl öldüğünü ve geçmişini biraz araştırıyor, ona zarar veren biri olmuşsa katsuki ona daha beterini yaşatıp öyle bir diğer evrene geçiyordu.

defalarca, defalarca yapmıştı bunu.

defalarca yolculuk artık onu bu konuda yeterince bilgili yapmıştı. evrenler arası yolculukta yanına alabildiği tek şey tılsımlardı. tılsımlar ona dokunan kişinin sahipliği altında oluyorlar ve onunla yolculuk yapıyorlardı.

ona gönderilen görevliyi öldürüp aldığı tılsımların içinden, bir 'nasıl kullanılır?' kağıdı çıkması komikti.

gittiği evrendeki kişinin bedeninde oluyor ve o kişinin yeteneklerine de sahip oluyordu. ayrıca yeterince uzun süre kalırsa o evrendeki anılar gitgide aklına yerleşiyor ve kolayca uyum sağlamasını sağlıyordu.

izuku'nun komada olduğu bir evrende bir hafta onun uyanmasını beklediğinde öğrenmişti. kabus gibiydi. yeşilli öldükten sonra tüm hastanede kargaşa çıkarmıştı ve ikinci kez düşünmeden gitmişti oradan.

telefonunu çıkardı, çocukluk fotoğraflarına bakarken göğsü özlemle büküldü.

artık çok uzak geliyordu. lanetlenmiş miydi? izuku onun yüzünden hep ölecek miydi?

galeriyi karıştırırken daha önce görmediği bir video fark etti. çilli gencin içinde olduğunu görünce hızlıca oynattı.

"merhaba." sessizce kameraya doğru fısıldayıp el salladı genç.

"kacchan uyuyorken bende ona bir video çekeyim dedim." kamerayı çevirip diğerini gösteriyordu.

"bazen hepimiz pes etmeye yakın oluyoruz ve sen ne kadar güçlü olursan ol, zor zamanlar geçirdiğinde ben anlıyorum." endişeli ifade yerini güzel bir gülümsemeye bıraktı.

"ama pes etmek yok, tamam mı? ne olursa olsun bana anlatabileceğini biliyorsun. elimden geleni yapacağım!" kocaman gülümsediğinde sarışın fark etmeden hüzün gözlerinden damlamaya başlamıştı bile.

"sana güveniyorum, kacchan." ardından bir barış işareti ve salak bir göz kırpma pozu ile video bitiyordu.

"aptal." sanki duyacakmış gibi telefona fısıldadı katsuki.

"yardım edeceğim diyorsun, neredesin? gel de yüzüme söyle." gözlerini koluna sildi. biraz kendine gelmiş gibiydi.

tamam, bunu yapıyordu. pes edemezdi. eninde sonunda izuku'yu bulacaktı.

rutine kaldığı yerden devam etti.

tılsımı kullan, izuku'ya bak, izuku yok, izuku'ya zarar veren biri var mı bul.

baştan başla.

düşünmeye başlarsa umutsuzluğa kapılacağından kendine düşünecek kadar boşluk bile vermiyordu. zaten fiziksel olarak yorulmuyordu ancak zihinsel olarak çökmeye yakın gibiydi.

durmadan tekrar eden bir rutin, özellikle sevdiğinin zarar görmesini içeren bir rutin çok gericiydi.

ve bir gün sonunda, sonunda rutin bozuldu.

bir yurttaydı.

lanet olası harika, diye düşündü. yurtta olduğuna göre anne babası yoktu ve böyle durumlarda bilgi toplamak daha da zordu.

inleyerek odayı inceledi. iki kişilikti. iki çalışma masası, bir dolap ve bir banyo vardı.

masasına baktı, bir ödev üstünde falan çalışıyor olmalıydı.

dolapları ve komidinleri aramak için kalkmıştı ki, yurt odasının kapısında tıkırtılar duydu. merakla oraya baktı.

kapı açıldıktan sonrası rüya gibiydi.

ne kadar zaman olduğunu hiç kestiremediği bir süredir aradığı yeşilli gençti gelen. katsuki saniyesinde kalp atışlarının iki kat hızlandığını ve görüşünün bulanıklaştığını hissetti.

kahretsin. sonunda.

charm | bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin