14. Bölüm

669 76 19
                                    

Yeni bölüüüüm!

Uzun zamandır atmamıştım.

Kitaba henüz tam olarak tekrar başlamıyorum arkadaşlar. Şu konuya açıklık getirmek istiyorum: Rise Of Darkness bitene kadar bu kitaba düzenli bölüm gelmeyecek.

Şu anda okukun da başlamasıyla iki kitaba birden bölüm atmam çok zor. Zaten ROD bile zar zor yetişiyor.

Arada böyle bölüm atabilirim, belli olmaz💞💓💖

İyi okumalarr💋

...

Harry tekrar Sirius'un durduğu yere baktı. "İçeriye gelsene, Sirius. Konuşacak çok şeyimiz var."

Tekrar arkasını dönüp bir kapıdan içeriye girdi ve kayboldu. Sirius ne yapacağını bilemez haldeydi. Harry nasıl o kadar büyük görünebiliyordu, o küçük kız kimdi, bu şato neyin nesiydi?

Siris bir an için küçük kızın Harry'ye en kadar benzediğini düşündü. O kız Harry'nin kızı- "Saçmalama Sirius!" kendi kendini azarlayıp içeriye doğru adımladı istediği cevapları almasının tek yolu Harry'ydi. Azkabanda fazla uzun kaldığı için zaman kavramını kaybetmiş olabilir miydi? Belkide gerçekten o lanet delikte otuz yıl tıkı kalmıştı ve Harry gerçekleri öğrenip onu kurtarmaya karar vermişti?

Cevaplarını alabilmek için Harry'nin girdiği kapıdan aceleyle geçti. Kalenin dış cephesinin aksine içerisi gayet temiz ve düzenliydi. Koltukların önünde ki büyük orta sehpaya atılmış gelecek postaları vardı. Harry, tekli bir koltukta bacak bacak üstüne atmış çayını yudumlarken bir başka gelecek postası okuyordu.

Sirius, vaftzi oğluna inanamayarak bakmayı sürdürdü. Bu işte kesinlikle bir terslik vardı, Harry otuzlarınsaysa Sirius ellilerinde olmalıydı ve o kadar yaşlı olmadığından emindi. Ama Harry karşısında duruyordu. Harry'nin evlenip çocuk yapmış olma ihtimali giderek daha mantıklı gelmeye başlamıştı.

"O benim kızım değil," dedi Harry birden. Gazetesini katlayıp çayıyla beraber koltuğun yanında duran küçük sehpaya bıraktı. "Ve sen elli yaşında değilsin."

Sirius hızlı adımlarla Harry'nin yanında ilerledi. "O zaman neler oluyor, Harry! Açıkla bana, aklımı nasıl okuyorsun, nasıl bu kadar büyük görünüyorsun, kim o kız, burası neresi ve-"

"Aklını okuyabiliyorum, çünkü çok zayıfsın, zihnin tamamen şeffaf ve net." Yanıtladı Harry. Ve devam etti, "Diğer sorularına gelince, her birinin cevabını alacaksın. Ama önce, lütfen duş alıp biraz dinlen. Tahmin ettiğinden daha uzun bir öykü dinlemeye henüz hazır değilsin." Sirius'a yanıt vermesi için fırsat vermeden, "Peggy!" diye seslendi.

Bir ev cini Harry'nin yanında belirdi. "Sirius'a odasını göster. Ben Beatrice'in yanına çıkıyorum."

"Emredersiniz, Efendi Potter. Efendi Black, lütfen beni izleyin."

...

Harry, kahvaltıdan sonra tekrar salona dönmüştü ve aile kasalarıyla ilgili bazı evrak işleriyle uğraşmakla meşguldü. Bu arada Beatrice'de odasına gitmişti.

Ölüler diyarına yaptıkları küçük geziden beri kabusları belirgin şekilde azalmıştı. Artık bağıra bağıra uyanmıyordu ya da uykusunda herhangi bir şeye zarar vermiyordu. Anne babasını görmek odak noktasını başka yöne çekmiş, içindeki sıkıntıları azaltmıştı.

Ama Harry bir kaç gün sonra küçük bir çocuk olarak Hogwarts'a gidecekti. Okuldayken eve yaptığı ziyaretlerin kısıtlanacağını biliyordu. Üstelik Remus'da orada olacağı için gözünü daima üzerinde tutacaktı. Dumbledore'u saymıyordu bile. O başlı başına bir işkenceydi. Her gün onu manipüle etmeye çalışarak boşa çaba sarf edecek ama bıkmayacaktı. Ta ki Harry'nin aslında kim olduğunu öğrenene dek. Tüm dersler ve saçma öğrenci entrikalarıda cabası.

Harry Potter "İkinci Şans"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin