9. Bölüm

667 81 14
                                    

Dumbledore odasında oturmuş planlarında yapacağı değişiklikler üzerine kafa yoruyordu. Harry Potter'ın her şeyi öğrenmesi çok kötü olmuştu. Şimdi onun için bir kahraman olamayacaktı. Zaten yanında Remus vardı.

Çocuğu Remus yoluyla manipüle etmek tek çaresiydi. İşte bu yüzden onunla kalmasına izin vermişti.

Birden bire kapısı açıldığında ayaklandı ve odaya bir hışımla dalan Remus Lupin'e baktı. "Remus?" dedi masumiyetle şaşırmış görünerek. Kurtadamıb bu denli deli bakışlar atma sebebi ne olabilirdi. Hem de Dumbledore'a karşı.

Remus'un ardından McGonagall'da gelmişti. "Remus, bu şekilde odaya-" diyordu ki delirmiş adam onun lafını kesti, "Bunu nasıl yaparsın Dumbledore!"

McGonagall şoka uğramıştı. Remus Lupin; kibar, mütevazı, iyi ve Dumbledore'a sonsuz saygı duyan biriydi, neden bu şekilde davranıyordu?

Dumbledore, "Neyi nasıl yaparım?" diye sordu Dumbledore. Ne öğrenmişti bu aptal da böyle davranıyordu?

Remus, "Bana güvende olduğunu söylemiştin!" dedi. "İyi ve sağlıklı demiştin! Normal bir çocukluk geçiriyor demiştin! Büyü yaptığında ceza olarak aç bırakıldığından, merdiven altında ki bir dolapta uyumak zorunda olduğundan bahsetmemiştin!"

McGonagall bu sözlere anlam veremeyerek bakışlarıyla iki adam arasında mekik dokudu. Dumbledore'dan cevap gelmesini merakla bekledi ama yaşlı okul müdürü öylece bakıyordu. McGonagall onun cevaplamayacağını anlayınca Remus'a bakıp, "Kimden bahsediyorsun?" dedi. Aklına gelen ihtimalin doğru olmaması için dua ediyordu. Dumbledore bunu yapmış olamazdı değil mi?

Remus yanında endişeyle bakınan kadına döndü. "Harry," dedi öfkeli sesiyle dişlerinin arasından tıslayarak. "Lily'nin Muggle kız kardeşinin Harry'ye yaptıkları bunlar ve o, buna göz yumdu!"

McGonagall dehşetle ellerini ağzına götürdü. Sağ kalan çocuk bunca yıl bu muameleyi görmüştü. Dumbledore tüm bunlara göz yummuştu. Harry Potter bir kahraman gibi muamele görmek yerine bir fazlalık muamelesi görmüştü. Ama, Dumbledore bunu niye yapmıştı?

"Albus..." dedi McGonagall yalvarırca. "Cevap versene, tüm bunların yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu, Remus'a açıklasana!"

Dumbledore dikleşti. "Maalesef, Minerva, ortada yanlışlık yok." dedi. Tam Remus ağzını açacakken onu kesip devam etti. "Remus doğru söylüyor. Harry, Muggle'larla kalırken aynen anlattığı gibi muamele gördü ve evet haberdardım ancak... Ancak göz yummaktan başka çarem yoktu-"

"NEDEN?" Remus aniden kükreyerek McGonagall'ın irkilmesine yol açtı.

Dumbledore bozuntuya vermeden devam etti, "Çünkü, Harry'nin güvende olduğu tek yer orası."

Remus duraksadı. "Neden bahsediyorsun sen?"

"Remus, o gece, Harry Potter'ın neden ölmediğini biliyor musun? Herkes Harry'nin bir gücü var, onda bir özellik var sandı ama hayır. O zamanlar, küçük Harry yalnızca bir bebekti. Eğer Lily oğlunu korumak için öldüren laneti göğüslemeseydi Harry çoktan ölmüş olurdu. Ama Lily, oğlunu canı pahasına korudu. Ve o anda, Voldemort'un hiç bir zaman akıl erdiremediği bir şeyle oğlunun canını koruma altına aldı." Dumbledore adamın söylediklerini sindirmesini bekleyip devam etti. "Sevgi, Remus... Sevgi. Lily'nin sevgisi Harry'de iz bıraktı. Voldemort artık Harry'ye dokunamazdı. Bu yüzden Harry ölmedi, lanet, Lily'nin korumasından sekti ve Voldemort'u vurdu."

Remus ve McGonagall tüm bunları iyice düşündü. Ve sonunda Remus kısılmış gözlerle yaşlı adama bakıp, "Bunun Harry'nin orada o muameleyi görmek zorunda olmasıyla ne alakası var?" diye sordu.

"Çünkü Lily'nin hayatta kalan tek akrabası Petunia idi. Onu -Harry'yi- Privet Drive'a yerleştirme sebebim bu, kan bağı, Lily'nin yaptığı koruma büyüsünü güçlendirecek ve tamamlayacaktı. Böylece Harry reşit olana kadar o evde kaldığı sürece korunacaktı. Voldemort şu ya da bu gün dönecek, önlem almalıydım." diye savundu Dumbledore.

Remus ve McGonagall baştan uca bir rahatlama hissinin onları sarmasına izin verdiler. Eğer Dumbledore'a güvenemeyeceklerse kime güveneceklerdi değil mi?

...

Harry hala çocuk olduğunun farkında olmayarak tuvaletin kapısında ki kilit büyüsünü kaldırdı ve Beatrice ile göz göze geldi. Uzun sessizlik sırasında boyunun hala kısa olduğu gerçeği anca aklına dank ediyordu. Yutkundu. Ağzını araladı ama Beatrice ondan önce konuştu. "Kimsin sen?"

Harry, "Benim, Harry." dedi. Şimdi eli yavaşça asasına gidiyordu. Küçük kız, "Yalan söyleme! Harry senden büyüktü!" diye bağardı.

Harry asasına uzanabildiğinde onu bir kez salladı. Vücuduyla beraber kıyafetleri de genişleyip uzadı. Yüzünde sakallar ve bazı yerlerde eskiden kalma yara izleri beliriyordu. Saçlarının ön kısmı uzayıp hafifçe alnına düştü. Dönüşüm tamamlandığında korkmuş görünen kıza gülümsedi. "Benim," dedi tekrar. Küçük kıza her şeyi en başından anlatacaktı. Beatrice her şeyi kaldırabilecek kadar güçlü ve plana dahil olabilecek kadar zekiydi. En az Harry kadar şeytani bir düşünce tarzına sahipti. Eh, kardeşlerdi sonuçta.

...

Harry Potter "İkinci Şans"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin