21. Bölüm

314 45 8
                                    

...

Harry, ev cini tarafından içeriye buyur edilmişti. Malikane tam hatırladığı gibiydi. Görkemli evin içinde ilerlerken aklına kötü anılar dolmadan edemedi. Hermione'ye olanları, Dobby'nin onları kurtarışı ve sonra ölümü...

Salona geçtikleri zaman Lucius Malfoy onu ayakta karşıladı ve suratını dikkatle inceledi. Harry'yi nerden tanıdığını anlamaya çalıştı ama nafile. Bu adamı hayatında ilk defa gördüğünden emindi. Kimdi bu, eski dost?

Harry ilerleyerek Malfoy ile tokalaştı. "Mr Malfoy,"

"Tanışıyor muyuz?" diye sordu Malfoy merakına yenik düşerek. Bu adamın kimin nesi olduğunu anlayamamıştı.

"Ben sizi çok yakından tanıyorum. Ama siz beni henüz tanımıyorsunuz."

"Bu da ne demek oluyor şimdi?"

Harry, büyücülük dünyasında rahat hareket edebilmek için başka bir kimlikle dolşmanın iyi olacağını düşünmüştü. Bu yüzden kendine takma bir isim buldu. "Klaus Harrison," diyerek Malfoy ile el sıkıştı.

"Harrison demek... Bu adı hiç duymamıştım. Yoksa aileniz-"

"Benimle muhattap olmak istemeyeceğiniz türden bir soydan gelmiyorum. Muggle doğumlu- yani sizin değiminizle bulanık değilim."

Lucius'un kaşları havalandı. "Ah, lütfen. Ben o tip ilkel terimlerden hoşlanmam."

Harry sadece yarım ağız sırıtmıştı bu sözlere. İkisi de biliyordu ki bu tamamen yalandı. "Soy adım buralarda pek duyulmuş değil. Asıl köklerimiz buraya dayansa da ailem daha çok Orta Asya'da tanınıyor. Bu yüzden soy adımı duymamış olmanız doğal."

"Anlıyorum, ancak hala neden burada olduğunuzu söylemediniz bana."

"Sizde, bana lazım olan bir şey var. Bir emanet."

Lucius gözlerini hafifçe kıstı. "Bir emanet demek. Ne olduğunu bilirsem yardımcı olabilirim belki de?"

Harry basitçe söyledi, "Siyah bir günce."

Lucius bir an için duraksadı ve anımsadı. Anında gerildi. "Mr Harrison, burayı derhal terk etmenizi istemek zorundayım." dedi panik olarak. Harry bu harekete güldü. "Kusura bakmayın, ısrar etmem gerekecek. Yoksa... O işareti kolunuza kendi rızanızla yaptırdığınızı, bakanlıkta ki yetkililere bildirmem gerekecek."

"Kanıtın yok!" diye haykırdı Lucius anında kibar tavrını bozarak.

Harry sarışın adamla göz göze geldi ve anında zihnine daldı. İçeride olduğunu hissettirerek anılarını izledi. Voldemort ona işareti verirken, sihir bakanı hakkında aşağılayıcı terimlerini bir bir sıralarken ve bakanı kandırdığını karısına zevkle anlatırken...

Zihninden ayrıldığında Lucius kaskatı kesildi. "S-sen!"

"Günce, hemen."

"Yapmam!" bu sefer yalvarırcasına söyledi adam. "Canımı alır!"

"Ondan önce davranayım istemiyorsan getir lanet günceyi." Harry sabrı taşarak söyledi. Hogwarts'da yokluğu anlasılmadan dönmesi gerekiyordu.

...

Lila ortak salonda, pencerenin kenarına oturmuş ve dizlerini kendine çekmişti. Üzerinde ki eşofman takımının içinde kaybolmak istermiş gibi bir hali vardı çünkü bütün öğrencilerin nefret dolu bakışlarını üzerine toplamış durumdaydı. Harry Potter'ın buralarda olmaması da işine yaramıyordu. Çocuklar bundan cesaret alacaktı.

Draco Malfoy'un, yanından ayırmadığı iki goril kafayla beraber kendisine geldiğini fark eder etmez ayaklanıp kaçmaya yeltendi ama Goyle denen ayı yavrusu onu kolundan tutarak sertçe geriye ittirdi.

Harry Potter "İkinci Şans"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin