19. Bölüm

409 49 16
                                    

...

Şaşkınlık, başından aşağı kaynar sular gibi döküldü. Gözlerini kıza çevirdiğimde anı netleşti, zihninden sordu, "Kim bu, Ölüm?"

Cevap gecikmedi. "Sana verilen en büyük ceza ve en büyük ödül. Hem en büyük yıkımın, hem de yeniden toparlanışın; hem en doğru yolun, hem de en zor kayboluşun. O senin sınavın, sen de onun sınavısın. Sen ve o; siyahla beyaz kadar farklı ama bir o kadarda uyumlu, mıknatısın iki zıt kutbusunuz."

Harry kaşlarını iyice çattı ve içini bir huzursuzluk kapladı. Bundan hoşlanmamıştı, hiç hoşlanmamıştı. Elinde olmadan gerilirken sandalyesinde rahatsızca hareketlendi. "Benimle açık konuş, Ölüm."

"Maalesef söyleyebileceklerim bu kadar, Usta."

Harry gözlerini devirdi. Ardından şapkanın bağardığını duydu. "Slytherin!"

Kız, tabureden inip zafer kazanmış gibi bir ifadeyle masaya doğru geldiği sırada, binasında ki herkesin ona nefretle baktığını fark etti. Sebebini anlamadığı ortadaydı.

Harry anlıyordu. Lewis soyadı büyücüler arasında pek duyulmuş değildi ve Lila an itibariyla bulanık Slytherin damgasını yemişti. Ve yüz ifadesine bakılırsa kendini koruyabilecek gibi görünmüyordu.

Lila, ürkek adımlarla Harry'den fazla uzak olmayan bir yere oturdu. Ardından seçmeler bitti ve Dumbledore o aptal cümleleri söyledi. Tüm salonun alkışlarından sonraysa yemekler önlerine serilmişti.

Harry, yemek boyunca kıza hiç bakmadı. Kızınsa onu büyük bir ilgiyle incelediğinin farkındaydı. Yine de gözlerini Malfoy ve çetesinden ayırmadı. Zira bu gecenin bu kadar sakin bitmeyeceğini düşünüyordu. 

Tam bu düşüncesine cevap olur gibi Flint'in arladaşıyla fısıldaştıktan sonra kendisine bakarak kahkaha attığına şahit oldu. Evet, ergenlerin canı bela istiyordu. İşin trajikomik yanıysa Harry'nin yüz altmış sekiz yaşında olmasıydı.

...

Yemek bitene dek kimse bir olay çıkarmamıştı. Sonunda Dumbledore herkesin yatakhanelerine gitmelerini söyler söylemez bütün salon ayaklandı. Flint bağardı, "Birinci sınıf Slytherin'ler! Beni izleyin, bu taraftan!"

Harry'de diğer herkes gibi kalkıp zaten bildiği yolda genç çocuğu takip etmeye başladı.

Giriş salonunda Hufflepuff'lar ile birlikte diğerlerinden ayrılmışlardı. Ardından zindanlara inerlerken onlardan da ayrıldıklarında ortalığı bir sessizlik kapladı. Tek ses öğrencilerin bomboş zindanda yankılanan ayak sesleriydi.

Slytherin ortak salonuna vardıklarında Flint onlara döndü. "Şimdi size bir şifre söyleyeceğim. Her binanın kendi ortak salonlarının özel şifresi vardır. Siz kendi binanızın şifresini birisine söyleyemezsiniz, eğer böyle bir şey yüzünden yakalanırsanız cezası ağır olacaktır. Şifreyi unutursanız ortak salonun kapısı size hiç bir şekilde açılmaz. Şifremiz, 'hortlak'. Bu şifre belli aralıklarla değişir, değiştiğinde de haberiniz olur. Şimdi, hortlak."

Duvarda bir kapı açıldı ve öğrenciler içeriye girdiler.

Diğer herkes çoktan yataklarına girmiş olduğundan içerisi bir hayli sessizdi. Göl manzaralı uzun camların odaya etkisine hayran kalan birinci sınıflar fısıldayşmaya başlarken Flint konuştu. "Yatakhanelere şurdan gidiliyor. Erkeklerinki sağda, kızlarınki solda. Her birinizin kendine özel odaları var. Kapılarda isimleriniz yazıyor. Yarın size ders programlarınız dağıtılacak. Saat ondan sonra ortak salondan çıkmak yasak, koridorlarda büyü yapmak yasak. Okul kuralları bu kadar. Binamızın kurallarına gelecek olursak; burada olan burada kalır. Sorunlarımızı dışarıya yansıtmayız, birbirimizi kollarız. Şimdilik bilmeniz gerekenler bu kadar, gerisini zaten zamanla öğrenirsiniz. Şimdi herkes yataklarına."

Flint ve diğer sınıf başkanı odalarına giderlerken birinci sınıfların büyük çoğunluğu da onlarla beraber ayrılmıştı. Harry de gitmek için hareketlenirken Draco ve onun aptal arkadaşlarının  Lila denen gizemli kızı sıkıştırdıklarını fark etti. Karışmaya hiç niyeti yoktu, aptal çocukların boktan entrikalarından uzaklaşmak istiyordu. Gitmeye karar vermişken Malfoy'un söylediklerini duydu.

"Slytherin'de senin gibileri istemiyoruz, bulanık."

Karışmamayı istemişti ama bu kelimeyi duymadıyla kan beynine sıçradı. Aniden dönüp Draco'nun karşısına geçti. "O lanet ağzını kapat, Malfoy."

"Ah, demek sinirlendin, Potter." dedi Draco ciddiyetsizce alay ederek. "Ne yapacaksın? Yoksa bana vuracak mısın?"

Bu Harry'yi daha da sinirlendirdi. "Sıkıyorsa bir kez daha söyle ve ne yapacağımı gör." diye tısladı dişlerinin arasından. Sesi, salondaki herkesi ürpertti. Malfoy bile bir an için duraksadı.

"Neden onu koruyorsun Potter?" diye sorarken ciddiyetini takınmıştı.

"Onu korumuyorum." Annesi de Muggle soyundan geliyordu. "Safkansın diye üstün olduğunu mu sanıyorsun, Malfoy? Eğer öyle sanıyorsan çok yanılıyorsun. O kelimeyi bir kez daha kullan ve sana ne yapacağımı gör." dedi. Bekledi, Draco'nun inatlaşmayacağını bildiği için yarım ağız gülümsedi. "Bende öyle düşünmüştüm." diyerek odasına doğru ilerledi. Arkasındaysa sessizlik bıraktı.

Draco, Harry Potter hakkında bir mektubu o gece babasına uçurmuştu. Harry çok yakında Lucius Malfoy ile muhattap olacağını biliyordu.

Blackthorne Şatosu
03:28

(Bu şato aslında Salazar Slytherin ve Godric Gryffindor'un doğdukları şato ve normalde adı kaynaklarda geçmiyor ama ben bir isimle bahsetmek istediğim için böyle dedim.🫀)

Sirius odasındaydı ama uyumamıştı. Harry'siz ilk geceleriydi ve Beatrice'in her an çığlıklar içinde uyanabileceğinin farkındaydı. Bu ihtimal onu fazlasıyla geriyordu çünkü küçük kız kendini kaybettiğinde onu sadece Harry sakinleştirebilirdi, bu süre zarfında kendine zarar vermesinden çok korkuyordu.

Odasından çıkıp, Beatrice'in odasına ilerledi. Kapısının aralık olduğunu görünce sessiz şekilde kafasını içeriye uzattı. Kızı yatağında görmemesiyle kalbi çarparak salona koştu...

...

Harry odasına yerleşmişti. Tüm odalar birer yatak, dolap ve çalışma masasından oluşuyordu. Ortalama büyüklükte bir odaydı. Köşede banyosuna açılan bir kapı vardı. Bunun dışında penceresinden gölü görebiliyordu, bir kaç kez dev mürekkep balığını bile görmüştü.

Sandığında ki çocuk kıyafetlerini dolabına yerleştirmişti. Tüy kalemleri ve kağıtlarsa masaya dağılmış durumdaydı. Geceleri uyumak gibi bir huyu olmadığından bir süre kağıtlarla uğraşmıştı.

Tam sabah olmadan bir kaç saat uyumaya karar vermişken aniden odasından içeriye bir patronus girdi ve Sirius'un sesini duydu. "Beatrice kayıp..."

...

Harry Potter "İkinci Şans"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin