𝒐𝒐𝒊.

3.1K 82 31
                                    


"Kızımı görmeye hakkın falan yok."

"Saçmalıyorsun artık Kevin! Senin kadar benim de kızım o, tek başına yapmadın onu!"

Kulaklarımı ellerimle kapatıp olanları duymamayı denedim. Ellerim titriyordu. Çok gürültülüydüler. Susmuyorlardı.
Yatağımın yanına çöküp dizlerimi karnıma doğru çekmiş ve onları duymamak için elimden geleni yapıyordum. Titrek ellerimle kulaklarımı kapatmaktı bu.

"Saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim."

"Asıl ben senin saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim, bıktım senden Nina."

Ses gittikçe yaklaşmıştı.
Kapının altındaki boşluktan geçen gölgeleri gördüm.
Adımlar ilk önce kapının önünde duraksamış ardından kaybolmuştu. Birkaç saniye sonra adeta kırılırcasına çarpan kapı sesiyle daha da irkildim.

"Tanrım kurtar beni bu deli kadından."

Yağmur bastırmıştı. Şehir kasvetli bir havaya bürünürken gözlerimi sıkı sıkı yumup korkuma üstün gelmeye çalıştım. Yağmur şiddetini arttırırken arada sırada çarpan şimşekleri de beraberinde getirmişti. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken yanımda duran kırmızı oyuncak arabayı ellerim arasına alıp oynamaya başladım.

"Ben de yarışçı olmak istiyorum," diye mırıldandım kendime sanki yaşadığım gerçeklikten uzaklaşmak istercesine.

"Onunla beraber Dünya Şampiyonu olmak istiyorum."

Birkaç dakika sonra gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığında kırmızı arabayı başucumdaki komodinin üstüne bırakıp yatağa kıvrıldım. Hala arabayı izlerken gözlerimin usul usul kapanmasına engel olamadım.

"Nora kalk hadi güzelim." Gözlerim usul usul aralanırken aceleci gözlerle bana bakam babamla karşılaştım.
Kaşlarım çatılırken o benim elimden nazikçe tutup yatakta doğrulmamı sağlamıştı.

"Ne oluyor?"

Gülümseyerek yüzüme baktı. Farklı bir gülüştü bu, mutluluktan uzaktı.

"Kurtuluyoruz buradan, hadi."

Omuz silkip "Uykum var," diye mızmızlandım.
Babam aceleci bir tavırla beni kucağına alıp odanın kapısına ilerlediğinde elimi kaldırıp komodinin üstündeki kırmızı arabayı gösterdim.

"Arabam..." Cümlemin devamını getiremeden sözümü kesti.
"Yenisini alırım, söz. Şimdi sessiz ol," diye mırıldandı.
Gözlerim dolarken tek kelime etmeden geride bıraktığım kırmızı oyuncak yarış arabasına baktım.

"Charles Leclerc sıralama turunu 1.28.810 saniye ile dördüncü bitiriyor. Hemen arkasından Lando Norris 1.28.918 beşinci sırada yer alacak yarın gerçekleşecek yarışta."

Kasktan belli olmayacağını bildiğim gülümsememle arabadan inip ekiple selamlaştım. Bu sıralama sezonun en iyi sıralamasıydı.
Arabayla tur attıktan sonraki klasik rutinimi yerine getirip televizyondaki sıralamanın sonucuna bakmaya başladım. Ne kadar önde başlarsak o kadar iyiydi bizim için.

Max bildiğimiz gibi ilk sırada. İkincilikte Alonso, üçüncü Lewis, dört ben, Norris, Carlos olarak devam ediyordu.

Carlos yanıma oturduğunda başımı çevirip göz ucuyla ona baktım. O da sonuçları inceledi birkaç saniyeliğine.

"Yarınki yarış zor olacak."

Derin bir nefes alıp "Ne zaman kolay oldu ki?" dedim.

Carlos omuz silkip telefonunu eline aldı.
"İşimiz bu."

Başımı aşağı yukarı sallayarak ona onay verdiğim sırada telefonuma gelen bildirimle gözlerim istemsizce ekrana kaydı.

Telefonu elime alıp gelen mesaja baktığımda yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu.

Emily: Bugün harikaydın.

"Emily mi?"

Başımı aşağı yukarı sallayarak Carlos'a yanıt verdiğimde Emily'e mesaj yazmakla meşguldum.

"O kız bana hiç güven vermiyor."

Başımı Carlos'a çevirip ona ters ters baktığımda omuz silkip telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

"Sadece takılıyoruz."

"Yine de güvenmiyorum."

Gözlerimi devirip Emily'nin mesajına baktım.

Emily: Bu akşam müsait misin?

girift 'iç içe girmiş, çözülmeyecek şekilde karışık olan' anlamına gelmektedir.

Nasıl başladık bu arada ya

lost on you, charles leclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin