Nora gecenin devamında erkek arkadaşını salonda bırakıp büyük malikaneden ayrılmıştı. Ne düşüneceğini bilmiyordu.Kalbi ve aklı hayatının her anında ona yol göstermişti ancak şimdi ikisi de damarlarındaki kanı zehirleyen bir sessizliğe bürünmüştü. Ona ne yapması gerektiğini söyleyen tüm sesler susmuş, adeta onu çaresizliğiyle baş başa bırakmıştı.
Nora, taksi şoförüne otelin adresini verdiğinde gözlerini dışarıda akıp giden geceye çevirdi.
Her zaman güçlü, kendi başının çaresine bakabilen birisi olmuştu. Ailesi hayatı boyunca sanki yolda gördüğü, gelip geçen insanlarmışçasına bir rol oynamıştı adeta. Hasta olduğunda bile onlara bir şey söyleyememişti. Daha 12 yaşındaydı... Hayatı öğrenmek için oldukça erken bir yaştı. Nora içindeki çocuğu, daha çocukken bitirmek zorunda kalmıştı.
Hasta olduğunda onunla ilgilenecek bir ailesi olmamıştı hiç. Annesi asla ayık kafayla gezmez, babası ise onunla ilgilenemeyecek kadar meşgul olurdu evraklarıyla.
Her ikisi de gergin olurdu ve günün sonunda evde bir tartışma çıkardı. Nora ise bu kargaşanın arasında susmak zorunda kalan taraf olmuştu. Ne diyebilirdi ki?Anne ve babası en nihayetinde boşandılar. Mahkeme Nora'nın babası ile kalmasını uygun görmüştü, elbette öyle olacaktı. Nora için daha iyi şartlar sağlayan bir hayat sunmuştu bu kararları. Nora için yolunda gitmeyen tek şey kendini açabildiği tek arkadaşı olan Charles'ı bir veda bile edemeden kaybetmekti.
Nora ve Charles kesinlikle bir vedayı hak ediyordu.İspanya'ya taşındıktan sonra Nora orada bir Fransız okuluna başlamıştı. Kevin onun için doğru kararlar verdiğini düşünüyordu sonuna kadar. Okula gidecek ve kendisine arkadaşlar edinecekti, böylece onda açtıkları yarayı biraz olsun hafifletebilecekti Nora.
Ancak işler tahmin ettiği gibi yürümemişti. Nora, İspanya'ya geldikleri andan beri neredeyse kimseyle arkadaşlık kurmamıştı. Okulun ilk günü eve gelmiş ve babasına her şeyin iyi gittiğini söylemişti. Kendisine bir arkadaş edinmiş; sınıfa ve öğretmenlerine hemen uyum sağlamış, dersleri oldukça iyi gidiyordu babasına söylediğine göre. Fakat tüm bu söyledikleri düpedüz yalandan ibaretti.
Kevin başta onun bu yalanına inanıp onun için mutlu olsa da daha sonra neler olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Nora, neredeyse her gece ağlayarak penceresinden dışarıya bakıp ağlıyordu. Bazen uykusunda bir şeyler mırıldanıyordu.
Hepsi zamanla geçmişti. Geceleri ağlamamaya ve daha rahat uykulara dalmıştı.
Oysaki unutuyordu. Charles'ı unutuyordu, yeşilleri zihninden silinip gidiyordu.Ve aradan geçen yılların ardından Charles'ı kaybetmenin acısını unutturan birisi çıkmıştı karşısına.
Lando...
O bütün acılarını dindirmiş, kırık kalbini onarmıştı. En azından bunun için çabalamıştı. Yaralarını sarmak için günlerini, haftalarını feda etmişti. Lando ona iyi gelmişti, onunla ilgilenmiş ve acılarını unutmasını sağlamıştı. Ve bu Nora için alışılmadık, bağımlılık yapan bir histi.Sonra birden Charles çıkmıştı karşısına. Yıllar sonra beklediği adam tam karşısında dikilmiş, orada olduğunu, hiç gitmediğini ve yıllardır onu beklediğini söylemişti. Nora için bir kez daha güzelleşmişti hayatı.
Ta ki bu geceye kadar. Bu gece hayatı bir kez daha altüst oluyordu ve o hiçbir şey yapamıyordu, bir kez daha. Bu acı kaç yıl sonra geçecekti peki? Yıllar sonra karşısına çıkan adam ona aşık olduğunu söylüyordu. O, Lando'nun arkadaşıydı. Charles, Nora'yı bir uçuruma sürüklüyordu adeta. İki adam da Nora için oldukça önemliydi. İkisini de kaybedemezdi. Charles'ı ikinci defa kaybedemezdi, yüreği izin vermezdi buna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost on you, charles leclerc
Fanfiction❝ I'll never get to heaven Cause I don't know how ❞ 𝗜𝗡 𝗪𝗛𝗜𝗖𝗛... ( ─── 🎀 ) Charles, yıllar önce kaybettiği oyun arkadaşını bulduğunda kalbinde sakladığı aşkın körüklendiğini fark eder. 𝐜𝐡𝐚𝐫𝐥𝐞𝐬 & 𝐟𝐞𝐦! 𝐨𝐜 ©𝐥𝐢𝐛𝐫𝐢𝐞𝐭𝐜𝐚𝐫𝐦𝐢𝐧...