⋆。゚☁︎。⋆。 ゚☾ ゚。⋆
•:*'¨'*:•.☆Eye to eye, so alive
We're beautiful like
diamond in the sky☆•:*'¨'*:•.Nora beni hatırlıyordu.
Tekrar yan yanaydı ve bu harika bir şeydi. Çok güzel hissettiriyordu fakat yeterli değil gibiydi. O beni dost olarak görüyordu. Hep bir dosttuk zaten, çocuktuk ve aşk nedir bilmiyorduk. Dosttan ötesi değildik asla. Çocukluğumla gelen özlemi aşka dönüştüğünü birkaç hafta öncesine kadar elbette bilmiyordum ve şimdi bu farkındalık canımı yakıyordu çünkü imkansızdı, biliyorum. O Lando ile, arkadaşımla mutluydu. Onunla sadece dosttuk, ötesi değildi.Sıralamadan önceki birkaç saatimi otel odasındaki yatağa uzanıp tavanı izleyerek geçiriyordum ancak zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Derin bir nefes alıp uyuşan bedenime meydan okuyarak ayağa kalktım.
Banyoya ilerleyip aynadaki korkunç görüntüme baktım bir süre. Gerçekten çökmüş görünüyordum. Berbat hissediyordum ve geçmeyecek gibiydi.Nora, dengemi altüst eden kadının adı.
Hem kendimi bulmamı sağlayan hem de beni kendimde kaybettiren kadın, özlemini çektiğim ve muhtemelen çekeceğim kadının adı Nora'ydı. Birisinde hem kendinizi bulmak hem de kaybetmek oldukça yorucu. Dengemi kaybetmiş ve kendimi bir peri masalına kaptırmıştım. Beni içten içe öldürdüğünü biliyorum ancak bu lanet çoktan kanıma karışmıştı ve beni çıkmaz bir sokağa sürüklemişti.Odadan çıkıp otelden ayrılırken aklımdan geçenler kanımı zehirlercesine dolaştı zihnimde.
Öncelerinde insanlardan sıkıldığımda, duymak zor geldiğinde ve kaçmak istediğimde kulaklıklarımı takardım. Yine öyle yaptım beyaz Bluetooth kulaklığı takıp rastgele bir şarkı açtıktan otelin hemen yanındaki denize doğru yürümeye başladım. Burası sessiz bir yerdi ve bizi çok fazla rahatsız eden kimse yoktu.
Kulaklıklarımı tekrar takmıştım ancak sesler bu kez susmamıştı çünkü artık insanlar değil zihnim konuşuyordu. Zihnim artık bana ait değilmiş gibiydi.
Sesler o kadar artmıştı ki müziğin sesini bastırıyordu artık.
İçimde büyük bir öfke kendini gösterirken kulaklıkları çıkarıp onları cebime koydum.Neden bu kadar zordu?
Kalbim neden bu kadar çok acıyordu, bilmiyordum. Yıllardır onsuz hayatıma devam etmiştim ve şimdi ona bunca yıldır hiç olmadığı kadar yakındım. Yıllardır istediğim onu tekrar bulmaktı, bulmuştum. Neden bu kadar tuhaf hissettiriyordu şimdi o halde?
Onun yamaçlarında öylece durarak yaşayamazdım. Onun boşluklarında süzülerek hayatımı sürdüremezdim, ben bu değildim. Bu tek taraflı bir aşktı; ben aşıktım bir kere, o değildi ki. Ben yanıp tutuşuyordum, benim yüreğim acıyordu, onun değil. Belki de onun daha haberi olmayan bu küçük aşka hoşçakal deme vakti gelmişti. Her şey daha çok yeni değil miydi? Bu kadar çabuk pes etmem doğru muydu? Aklımdan çıkmıyordu, nasıl bırakırım? Aklımdan çıkmıyor o gece dostluğumuzla ilgili söyledikleri. Bizi sadece dost olarak görüyordu. Ya Lando olmasaydı hayatında, o zaman bir şansımız olur muydu? Kendimi bunu düşünmekten alamıyordum. Ya onu Lando'dan önce bulmuş olsaydım? Onlarca ihtimal zihnimi işgal ederken onsuz bir hayatı nasıl geçirebilirim diye düşünmek çok zordu.
Onunla sadece dost olarak kalmak...
Bu yeterli değil."Charles!"
İsmimin seslenilmesiyle adımlarım durdu.
Dönüp sesin geldiği yere baktığımda kayalıkların biraz yakınına bırakılmış banklardan birine oturmuş bana bakan Nora'yı gördüm. Gülümseyerek bana bakıyordu. Yüzümde istemsizce bir tebessüm peyda olurken adımlarım ona yöneldi.Yanına oturabilmem için bankta kenara kayarken saatimi kontrol edip yanına oturdum.
"Yarıştan önce kafa dağıtmak mı istedin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost on you, charles leclerc
Fanfic❝ I'll never get to heaven Cause I don't know how ❞ 𝗜𝗡 𝗪𝗛𝗜𝗖𝗛... ( ─── 🎀 ) Charles, yıllar önce kaybettiği oyun arkadaşını bulduğunda kalbinde sakladığı aşkın körüklendiğini fark eder. 𝐜𝐡𝐚𝐫𝐥𝐞𝐬 & 𝐟𝐞𝐦! 𝐨𝐜 ©𝐥𝐢𝐛𝐫𝐢𝐞𝐭𝐜𝐚𝐫𝐦𝐢𝐧...