𝒗𝒊𝒊.

939 55 28
                                    


"Bu saçmalık!" Lando'ya dik dik baktığımda gözlerini devirip açıklamaya koyuldu.
"Nereden biliyorsun aradığının Nora olduğunu?"

Dudaklarımı aralayıp konuşmaya başlayacağım sırada işaret parmağını havaya kaldırıp beni anında susturdu.

"Sakın, yine o oyuncak araba zırvalığından bahsetme! Charles, Tanrı aşkına dünya üzerinde kaç tane oyuncak Ferrari var biliyor musun?"

Kaşlarım elimde olmadan çatılırken başımı usulca iki yana sallayarak göz ucuyla Carlos'a 'yardım et' dercesine baktım fakat o, daha en başında 'beni ilgilendirmiyor' bakışını takınmıştı.

"Anlamıyorsun, değil mi?"

Lando alaycı bir gülüş takınıp "Anlamam gereken bir şey mi vardı da?" dediğinde sakinliğimi korumak için dilimin ucunu ısırdım.

"Lando uzun zamandır onu arıyorum."

Lando elini umursamazca salladı.
"Ne aradığını bile bilmiyormuşsun."

Derin bir nefes alıp "Hayır, sadece ne bulacağımı bilmiyordum," dedim.

Carlos'un sıkılmaya başladığını anlamıştım fakat yine de orada duruyordu.
Lando oturduğu koltukta daha da geriye yaslanıp rahat bir pozisyon alırken kollarını göğsünde bağlayarak devam etmemi istercesine baktı.

"Şimdiyse onu buldum. Sadece beni hatırlamıyor, o kadar."

Lando dudak büzüp "Aradığın kızın Nora olduğunu nereden biliyoruz?" diye sorduğunda gözlerimi devirip oflayarak kapıya yöneldiğimde "Yeter bu kadar, gerçekten," dediğimde Carlos kolumdan tutup beni durdurmuştu.

"Ne dedim ki ben şimdi?"

"Kaç saattir sana aynı şeyi anlatıp duruyorum ve sen bozuk plak gibi başa sarıp duruyorsun. Sıkıldım!"
Sesimi yükselttiğimde Lando rahatsızca yerinde kıpırdandı.

"Orasını anladım. Demek istediğim nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

Sonunda anlamaya başlıyordu.
Derin bir nefes alıp kollarımı göğsümde bağladım ve hemen yanımdaki dolaba yaslandım ona bakarak.

"Değildim aslında. Yani bir yerlerden tanıdık gelmişti zaten ilk gördüğümde. Sonra senin evinde o arabayı gördüm. Belki, dedim. Sonra o sahilde konuştuklarımız... O konuşmada ikna oldum. Aradığım kesinlikle Nora."

Lando teslim olurcasına ellerini havaya kaldırdığında derin bir nefes alıp gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım.

"Pekala, tamam. Beni ikna ettin. Ne halin varsa gör."

Göğsümde bağladığım kollarımı çözüp "Sevgilini çalacak değilim Lando," dedim.

Nora'yı seviyordum ama arkadaşım olarak.
Ona minnettardım çünkü beni buraya getiren ona verdiğim şampiyonluk sözüydü.
Yani Lando'nun endişeleneceği bir durum yoktu, düşündüğünün aksine.

Lando omuz silkip umursamazca odadan çıktığında derin bir nefes alıp koltuğa çöktüm. Bugün yarış günüydü ve biraz kafa dinlemeye ihtiyacım vardı.

Son turlarda sayılırdık.
Avusturya yağmurluydu. Yarış boyunca zor anlar yaşamış olsam da ikinciliğimi korumayı başarmıştım.

"Bu tur pite gel Charles."
Radyodan gelen sesi onaylayarak yola devam ederken "Tam önünde Max var, neredeyse üç saniye kadar önünde," dedi.

"Ah, evet onu görüyorum."

"Pite gelmeden zorlamaya ne dersin?"

lost on you, charles leclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin