//Sunlight//

#33- Date mi? (Sudef)

Selaammmm...

İnthar tehtidlerinden sonra bu sefer aksatmadan geldim. Demek isterdim ama tekrar bölümü atıyım derken 6 gün oldu. Fakat bunu telafi edebilmek için oldukça uzun bir bölümle karşınıza geldim. (5661 kelime)

Bu ponçik bölümle size iyi okumalar dilerimmm <3

Bugüne Su'nun gözünden başladık ama defne olarak date devam edecektir bilginize.
.
.
.

Önceki bölüm ~~~~~~
Son 10 dakika kala ders bitti. Masalarımızdaki eşyaları topladık ve zilin çalmasını bekliyorduk.
~~~~~

Dışarıda yağan yağmur sınıfın camlarına vuruyordu ve ders bittiği için etrafta çok da sesli olamayan bir gürültü hakimdi. Ben Su ile konuşmaya dalmışken, daha doğrusu nereye gideceğimizi öğrenmeye çalışırken o kafasını koymuş benimle dalga geçiyor ve söylemiyordu.

"Nereye gidicez söyleseneee?" Dedim ısrar ederek.

O ise gülerek "Bilmem nereye gidicez?" dedi.

"tamam işte ben soruyorum. nereye gideceğiz?"

"nereye gideceğiz?"

"ya soruya soruyla karşılık vermesene."

"asıl sen soruya soruyla karşılık verme." dedikten sonra daha çok güldü ve masanın altından telefonunu aldı.

bende bir cevap alamadığım için vazgeçmiş bir şekilde arkama yaslandım.

.

.

.

Birkaç dakika sonra çıkış zili çaldı. Giydiğimiz montları üzerine çantalarımızı da attık ve şemsiyelerimizi alıp bekledikten sonra aşağı indik.

Dışarıdaki yağmur sabahtaki yağışına kıyasla bir tık daha azalmıştı. Fakat hala yağıyordu.

Şemsiyelerimizi açıp bahçeden çıktık ve "ee nereye gidiyoruz?" Diye sordum.

"Bekliyoruz." Dedi bana doğru dönerek.

"Neyi? Gideceğimiz yerin ayağımıza gelecek hali yok ya?" Dedim.

"Şapşik sabırlı olsana biraz." Dedi ve işaret parmağıyla bana işaret ederek burnuma dokundu.

Kollarımı kavuşturup "Hıh tamam." Dedim. Niye sürekli burnuma dokunuyordu ki ?

.
.
.

10 dakika kadar sonra okulun bahçesinden çıkan siyah bir bmw araba önümüzde durdu. Biraz bekledikten sonra camını indirdi ve içinden Gülşah hoca gözüktü. Demek ki onun arabasıymış. Eliyle gel işareti yaparak. "e hadi atlayın ya da sabun vereyim bi güzel yıkanın. Zaten ıslanmışsınız." Dedi gülerek. (Tuse: Gülşah hoca ve baba esprileri vol2 seansına başlamış bulunmaktayız dkfkdkf.)

Yanlış değildi tabii ki yağmur bir garip yağıyordu bu yüzden her ne kadar şemsiyemiz olsa bile pantolonlarımızın paçalarını ve montlarımızı hafiften ıslatmıştı.

Su şemsiyesini kapatıp iki büyük adım atarak arabanın yanına geldi ve kapısını açtı. Buyur anlamında eliyle işaret yaparak bana baktı.

Ama gittiğimiz yerin Gülşah hocayla bağlantısı neydi ki? Hiçbir şey anlamamıştım. Bende Su fazla ıslanmasın diye hemen şemsiyemi kapatıp içeri atladım.

Su da ardımdan çabucak girerek oturdu ve kapıyı çekti. Emniyet kemerini taktı. O sırada Gülşah hoca, dikiz aynasından bize bakarak. "Su biraz daha ıslansaymışsın sucuk olucakmışsın." Dedi ve yaptığı espriye güldü. Aslında bir tık komikti. Onun bu yönünü daha önce okulda görmemiştim. Sonra gülmeyi bırakıp "e hazırsanız gidelim mi?" Dedi. Su az önceki espriden dolayı soğuk bir şekilde evet derken. Bende kafamı aşağı yukarı salladım.