#32- Kararlar

49 5 41
                                    

Selammmm...

Hepinize merhabalar 6 gündür bölüm atmıyorum. En sonunda balım kapıya dayanıcaktı skgkelf. Neyse özlemişim karakterleri<33

Her bölüm yazdığım için merak eden olursa diye kaç kelime olduğunu yazıyım dedim.. (3531 kelimee)

Hepinize iyi okumalar dilerimmm (⁠~⁠‾⁠▿⁠‾⁠)⁠~ <3

Su Duman

Sabah uyandığımda gri bir oda karşıladı beni ve ona uygun bir hava.

Bir hafta boyunca yağışlı olacağını söyleyen yağmurlu hava dünden beri durmamıştı.

Küçük bir iç çekip yataktan doğruldum ve uykumu açmak için biraz gerindim. Fakat çok ta işe yaradığı söylenemezdi. Bu kasvetli havada insanın daha çok uyuyası geliyordu.

Salona çıktım etraf uzun zamandır olduğu gibi yine sessizdi. Sanırım annem gelmemişti. Belki de uyuyordu. Gerçi çokta umrumda olduğu söylenemezdi. Omuz silkip tuvalete girdim.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm. Gerinmemle açılmayan uykum soğuk suyla tamamen kaçmıştı.

Dün akşamki hazırladığım çantamı kontrol ettikten sonra saatime baktım. 10 dakika sonra evden çıkmam gerekiyordu. Hızlıca üstümü giyindikten sonra montumu üzerime atıp çantamı aldım.

Çıkmak için kapıya geldiğimde gözüm şemsiyelikte duran şemsiyeye takıldı. Dünkü olayları hatırlayıp dudaklarımın kenarının kıvrılmasına engel olamamıştım. Cidden Defne o kadar tatlıydı ki...

Kapıyı açıp ayakkabılarımı giydikten sonra çabucak merdivenlerden indim. Giriş kapısına geldiğim de ise onu gördüm. Kapıdan içeri giriyordu.

Başı yere eğik olduğu için beni fark etmedi. Üstü başı dağılmış gibiydi. Üzerindeki dar kırmızı elbisenin bir kolu omzundan aşağı düşmüş. Her zaman giydiği o deri ceketini ise koluna tutturmuştu. Soluk kırmızı-turuncu arasındaki saçlarını yine her zamanki gibi tek bir tarafa toplamıştı. Üzeri ve saçları biraz ıslanmış hatta bu soğuk havada bu şekilde gezindiği için titriyordu ama bunun farkında olduğunu pek sanmıyorum.

Tek koluyla demir kapıyı ittirip içeri girdi. Sonra kapıyı bıraktı ama hafifçe benim olduğum tarafa doğru sendeledi. Daha sonra benden uzaklaşıp duvara doğru gitti. Duvara tutunarak bir iki adım attı ama yanlışlıkla kolundan düşecek gibi olan ceketine bastığı için merdivenlere doğru düşüyordu ki yanına koşup omzundan tuttum.

Bu haline bir iç çekip kolunu alıp omzuma attım. Bana git diyordu ama daha kendisine bakmasını bilmiyordu. Şemsiye ve çantamı kapının kenarına fırlattım ve onu asansöre doğru götürmeye çalıştım. O sırada kafasını kaldırıp bana doğru baktı.

"Ne kadar içtiğm acba kızımın şeyini görüyom." Dedi ve sonra elini başının üstüne götürüp. " Ayhh, çok bışım ağırıyo!"

"Neyini?"

"Şeyini işteğ orlan ama ormayan şey?"

'Olan ama olmayan şey' o ne be? Neyse ne olduğunu bilmeme de pek gerek yoktu. Asansörün tuşuna bastım ve iki dakika sonra kapısının açılmasıyla birlikte içeri girdik. Kendisini asansörün yanındaki demirliklere yasladı. Evin olduğu katın tuşuna bastım ve demirliklere kendini yaslamasıyla biraz olsun omzumdaki yük azaldığı için rahatlamıştım. Fakat çoktan 10 dakikayı geçmişti ve otobüsü kaçıracağım gün gibi ortadaydı. Bu yüzden Gece'ye haber etmek için ona mesaj attım.

//Sunlight//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin