9. Bölüm "Hastane"

51 6 0
                                    

Yarınlarım mı iyi olacak? Yarınımın iyi olması için bugünümün umutlu, dünümün mutlu olması gerekmez mi?

Bölüm şarkısı; Carla Morrison, Disfruto

Karam'dan...

Bir insanın kelimeli kan kokar mıydı ? Onun kokuyordu. Bana yazdığı her cümlede kan kokusu vardı. Kanla süslenmiş satırlar, kırmızı lotus çiçeği, kırmızı şarap ve kırmızı kağıtlar. O kırmızıya aşık bir katildi, bense kırmızıya bulanmış olandım. Zira elimde ki kağıt parçası beni korkutuyordu. Zira elimde ki kağıt parçası bana; onun nasıl kırmızıya aşık olduğunu haykırıyordu.

'Sana her itaatsizliğinin bir bedeli olacağını söylemiştim Minik Katilim. Bu yolu seçen sensin, süsleyen de ben.'   Mel'un 

Kan kırmızısı kağıtta ki on yedi kelime endişelerimi on yedi yerinden bıçaklamıştı adeta. Ne yapmıştı ? Ve kağıtta neden kan lekesi vardı? Daha da önemlisi kan kime aitti? Bu sorular beni bitiriyordu, öldürüyordu. Yapmak istediğim tek şey arkama bakmadan gitmekti, lakin bunu yapamazdım. Hiç bir zaman.

Kardelen evdeydi, bu konuda içim rahattı. Peki ya Kara? Onu tam otuz dört kez aramıştım ve hiç birine cevap vermedi. İçimde ki huzursuzluk had safadaydı artık. Ya ona bir şey olduysa? 

Telefonuma gelen mesajla umut tohumlarının filizlendiğini hissettim. Ama ekran kilidini kaldırdığımda filizlenen tohumlar bir anda yandı.

Büyük Katil: Bir fotoğraf gönderdi.*

(Tam uymadı ama en uygun fotoğraf buydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Tam uymadı ama en uygun fotoğraf buydu. Kolu gözüküyormuş gibi hayal edin.)

Büyük Katil: Kardeşinin ölümü senin suçundu. Seni uyarmıştım, yapmayacağımı düşünmedin değil mi?

Ne?

Hayır hayır, Tanrım, neler oluyordu böyle? O gömlek kardeşimindi emindim, çünkü kol düğmesi özel tasarımdı ve babamızdan kaldığı için eskiydi. O kol düğmesini nerede görsem tanırdım. Altınla işlenmiş K harfi, siyahlar içinde. Bu kesinlikle oydu.

Aman Tanrım, aman Tanrım! Kardeşim, onu öldürmüş müydü? Gözlerimin dolduğunu hissettim , ama göz yaşım akmadı. Akmazdı ki. Ben onları on beş yıl önce bitirmiştim.

Benim kardeşim , benim yüzümden ölmüştü. Çünkü bu ölüm davetiyesini ona ben armağan etmiştim. Katildim, şimdi ise kardeş katili mi olmuştum? Niye onun dediğini yapmamıştım ki, alt tarafı bir elbiseydi. Ama her şeye rağmen kardeşimi öldürmemeliydi, bunu yapmamalıydı. Kardeşlerim benim bu hayatta her şeyimdi, hala insan gibi hissetmemi sağlayan yegane kişilerdi.

Bunu yapmayacaktı, ona dokunmayacaktı. Onun sınırları varsa benim de vardı ve sınırlarını aşmış bir Karam'ı henüz görmemişti. Tuhaftı, şuan çok sakin göründüğüme emindim, ama içim kavruluyordu. Oldukça sakin bir hareketle parmaklarımı telefonun klavyesinde gezdirdim.

SUİKASTÇİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin