Kabus

5 2 0
                                    

Bölüm.5

Sevdiği insanları kaybetmeye alıştığı zaman, hayatı önemsememeye başlıyor insan.

                                       Lev Tolsoy...

Günler sonra..

Başımı arabanın camına dayamış, öylece boş boş izliyorum dışarıyı yeni şehirimize doğru giderken. Uçaktan ineli çok olmuştu. Evet taşınıyorduk. Bir zamanlar hayalini kurduğum üniversitenin yerleşdiği şehire. Birleşik Krallık'ta İngiltere ülkesinde Mersey Nehri Halici'nin  doğusunda bulunan şehre, yanı Liverpoola. Bir zamanlar bu şehir benim için çok şey ifade ediyordu. Şimdi bir zerre bile umrumda değil. Artık hiç birşey umrumda değil. Lev Tolsoyun bir sözü var.  "Sevdiği insanları kaybetmeye alıştığı zaman, hayatı önemsememeye başlıyor insan."

Evet, artık hayata karşı bir heyecan hissetmiyordum. Kimdim ben? Neydim? Bu dünyadaki amacım neydi? Ne için gelmiştim dünyaya? Sevdiklerimin birer birer beni bırakıp gidişini mi izlemeye gelmiştim? Ölü bedenlerini görmek için mi var olmuştum? Sahi ya ben kimdim?

"Ben Valeria. Valeria Aleksovisk. 18 yaşındayım. Şarkı dinlemeyi , film izlemeyi çok seviyorum. Bir kaç ay önce rüyü gibi bir hayatım vardı. Herkesin sahip olmak istediği bir hayat yaşıyordum.  Fakat annem ve arkadaşımın ölümüyle bu rüya kabusa döndü. Babamın bir zamanlar kendi şirketi vardı. Fakat artık o şirkette sıradan bir çalışandı. Şirketin yeni sahibi durumuzu öğrenmiş ve babama şirkette kalması için izin vermiş. Annemse edebiyyat öğretmeniydi. O kadar zarif ruhlu bir kadındı ki. Onun ölümünden sonra babamla ben mahv olduk. Bu yüzden canımdan bile çok sevdiğim arkadaşım bize ev buldu. Artık o evde kalıyorduk. Tomla küçüklükten beri tanışıyorduk. O benim tek dostumdu. Onu ne kadar çok sevdiğimi anlatamam. Birlikte biriktirdiğimiz o kadar güzel anılar vardı ki.. Aslında ondan hiçbir zaman ayrılmayacağımı düşünüyordum. Fakat annemin ölümü yeni atlatmaya başlıyordum ki üstüne bir ölüm daha eklendi.Tom'un arabası patladı ve oda içinde yanarak öldü.  Polisler arabanın motorunda bir sorun olduğunu, o yüzden arabanın yandığını söyleyip, işi geçiştirdiler. Ama bu bana hiç inanadırıcı gelmiyordu. İşte üniversiteye başlamam için 1 hafta vardı. Eski Valeria olsa,  heyecandan tir tir esip kekelemeye başlardı.  Fakat eski Valeria... Şimdiki Valeria ise sadece  uyumak istiyor. Hiçbir yere gitmek istemiyor. Çünkü kendimi buna hazır hissetmiyorum.
O kadar yalnızım ki artık geçirdiğim ataklar bile gelmiyor. Onlarda beni bırakıp gitmiş. Bu olaylardan sonra üniversiteye gitme gibi bir fikrim yoktu. Fakat babamın bu duruma düşmesi, sırf beni okutmak için kendi şirketinde bir çalışan olması elimi kolumu bağlıyordu. Ne diyordum... Ha şey artık  ölü gibiydim. Başıma daha kötü ne gele bilirdi ki? Soruyorum size ölümün olduğu yerde daha fazla ne ola bilirdi ki?  Tom ve annemin cesedini görmek... Bundan fazla ne yaşaya bilirdim ki? Artık hiçbir şey hiss etmiyorum. Size bir şey söylicem. Hiçbir şey hiss edememek kadar acı bir şey yok. Dünyanın en kötü hissi hiçbir şey hiss edememek. İçim soğudu. Ne oldu tam olarak bilmiyorum ama bu hissi başka türlü anlatamıyorum. Sadece içim soğudu. Yani, bir şey oldu böyle, eskisi gibi değil. Eskiden enerjik, gülmeyi, eğlenmeyi seven birisiydim. Şimdi bırak gülmeyi, yaşamayı bile bırakmıştım. Tam bir umutsuz vakayım artık. Bitkisel hayat bu olsa gerek. Valeria artık böyle biriydi."

"Kızım geldik." O kadar dalmıştım ki Nelly'nin sesiyle irkildim bir anda.

"Ne? ne oldu? nereye geldik?"

"Sakin ol kızım korkma. Yeni evinin önündesin. Geldik." Babam o sırada arabanın bagajından valizleri indiriyordu.

Yavaşça kapıyı açıp, arabadan indim. Gözlerimi kapatıp derin bir nesfes aldım. Çok stresli yol süreci geçirdim. Arabalardan nefret ediyorum.  Başımı kaldırıp etrafa baktım.  Ev o kadar büyüktü ki anlatamam. Aynı eski evimiz gibi. Şaşkınlıkla evi inceliyordum. Babamdamda valizleri yere bırakıp yanıma geldi.

KANLI SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin