Bölüm.6
Herkesin bir sona ihtiyacı vardır, yeniden başlamak için.
"Kızım, kalk hadi Valeria!"
"Hayır Nelly, biraz daha uyuyucam."
"Kızım, üniversiteye ilk günden geç kalmak istemezsin."
"Ne üniversitesi yaa.. ben uyuyucam. Ne üniversitemi?!" Yataktan öyle bir fırladım ki, Nelly gülmekten kendini zor tutuyordu.
"Ben çıkıyorum, sen hazırlan aşağı in. Kahvaltı fazır." dedi ve gülerek odadan çıktı. Hemen banyoya girip el üzümü yıkadım. Sonra banyodan çıkıp dolabımın yanına geldim. Beyaz uzun kollu bir bluz ve kont pantolonumu alıp eğnime geçirdim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım ve kulak arkası yaptım. Çantamıda alıp aşağıya kahvaltı yapmak için gittim.
"Hadi gel Valeria. Bak sana sosisli sandviçte yaptım. Ne zamandır yemiyorsun." Nellye ufak bir gülümsedikten sonra yemeğimi yemeye başladım.
"Heyecanlısımısın?"
"Ne yalan söyleyim, evet. Garip bir duygu. Keşke babamda burda yanımda olsaydı. Hani ilk gün yaa.."
"Kendini üzme güzel kızım. Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Senin ne hiss ettiğini çok iyi biliyorum, fakat şartlar böyle. Hadi acele et sen, yoksa geç kalıcaksın."
Kahvaltımı hızlıca bitirdikten sonra Nelly kapıya kadar bana eşlik etti. Beyaz botumu ve montumu giyip Nellye sıkıca sarıldım.
"Valeria arabayla gitmek istemediğine eminmisin?" Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım.
"Evet Nelly, eminim. Sende biliyorsun artık arabalara karşı bir fobim var. Bana kötü şeyler hatırlatıyor. Hem üniversite evimize çok fazla uzak değil."
"Tamam kızım, sen bilirsin. Güle güle Valeriya iyi dersler." Çantamı alıp dışarı çıktım. Yolda yürümeye başladım. Anlaşılan bu gün hava biraz soğuktu. Herşey artık bana bir şaka gibi geliyordu. Hayatım normale dönüyordu. Sanki bu olaylar hiç yaşanmamış gibiydi. Hiç olmamış gibiydi. Bir fırtına oldu. Geldi hayatımdaki tüm insanları aldı, götürdü ve gitti. Bu kadarmıydı yani? O gün gördüğüm kabustan sonra günlerce yataktan kalkamadım. Ateşim kalktı, terledim, kustum ve iyileştim. Hayatımda hiçbir şey olmamış gibi, kaldığım yerden devam ediyorum. Sanki bütün bunları yaşayan ben değilmişim gibi. Sanki hayat benim annemi, arkadaşımı, hatta babamı bile benden alıp uzağa götürmemiş gibi. Hayat bu kadar acımasız işte... Biliyormusunuz bazen zor şeyler yaşarız, ölecek gibi hissederiz. Ölmek kolaydır, asıl iş yaşamayı sürdüre bilmektir. Ailemizi çok severiz onlara bağlanırız. Sanki hiç gitmeyecekler gibi bağlanırız hemde. Fakat sonunda herkes gibi onlarda çekip gider. Herşey biter, fakat anılar asla.. Onları rüyalarımızda, bazende gökyüzündeki yıldızları izlediğimizde göre biliyoruz. Annemle ilgili gördüğüm o korkunç olaydan sonra bir daha asla rüyalarıma gelmedi. Beni temelli bırakıp gitti. Ben onu sadece pencereden gökyüzünü izlediğim zaman göre biliyorum. Tomsa her gün beni rüyalarımda ziyaret ediyor. Onun bana verdiği bilekliği hiç bir zaman kolumdan çıkarmadım. Hatta onun bilekliğini de koluma takmıştım. Bu bileklikler sanki Tom'la görüşmemi sağlayan şeylerdi. Eminim şimdi içinizden " Bu kız ne saçmalıyor? Delirmiş olmalı." dediğinizi duyar gibiyim. Ama ne yapayım buda benim yaşama şeklim.
Tam 40 dakika yürüdükten sonra işte yeni üniversitenin önündeydim. Başımı kaldırıp üniversitenin binasını dikkatlice izlemeye başladım.Gerçekten muhteşem bir işçilik. Tam bir gotik tarzda. Sanki üniversiteye değilde, bir kraliyet sarayına gelmiş gibiydim. Baya dönem saraylarını anımsatıyor. Derin bir nefes alıp içeri girdim. İçerisi o kadar büyük ve ihtişamlıydı ki anlatamam. Bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SOKAK
Mystery / Thriller"Kanlı Soak", hapishaneye düşen iki zıt karakterin yaşadıkları maceraları anlatan bir gerilim ve gizem romanıdır. Valeria ve Alex, birbirlerinden nefret eden ve farklı hayatlara sahip olan iki üniversite öğrencisi ve ayrıca iki mahkum. Bir araya gel...