Aşkın Rengi

4 1 2
                                    

Bölüm.8

Kimisine göre rengarenk, kimisine görede siyah beyazdır Aşk.

( 2 ay sonra...)

Üniversiteye geç kalmamak için erkenden uyandım. Artık her sabah beni Nelly uyandırmıyordu. Çünkü 2 ay bundan önce kol ve bacağında ağrı ve uyuşmalar olduğunu hiss etti. Gittikçe halsizleşiyordu. Ona doktora gitmesi gerektiğini söylediğimde beni yalnız bırakıp, hiç bir yere gitmeyeceğini söyledi. Fakat ağrıları yavaş yavaş artmaya başladı. Günler geçtikçe yorgun ve güçsüzleştiğini söyleyip duruyordu. Babam bu yüzden onu bu yüzden İskoçyaya, en iyi doktorların bakması için çağırdı. Adamlarına haber verip Nellyi İskoçyaya getirmelerini söyledi. Ve şuanda Nelly hastanede yatıyor. Çünkü Omurilik kanserine yakalanmıştı. Bunu duyduğumda şok olmuştum. Çok tehlikleli bir hastalık. İsmini şimdiye kadar hiç duymamıştım. Tek isteğim bir an önce Nelly'nin iyleşip aramıza geri dönmesi... Montumu üzerime geçirip, çantamıda alıp dışarı çıktım. Hava çok rüzgarlıydı. İşte okula gitmek için yürümeye başladım. Hâlâ araba fobimi atlatamamıştım. Dakikalardır yolda yürüyordum. O sırada küçük küçük su birikintileri üzerime damlamaya başladı. Sonra hızları daha da arttı. Allah kahr etsin. Yağmur yağıyordu. Aslında bu yağmur değil, sağanaktı. Fazla ıslanırsam, derse giremezdim. O yüzden hızlanmaya başladım. Ve hiç beklemediğim bir anda siyah araba durdu yanımda ve camını açtı. Ben önemsemeden yürümeye devam ediyordum.

"Hey, Valeria!"

"Bu ses..." Arkamı dönüp baktığımda bu Alex'ti. Arabadan indi. Şemsiyesini alıp yanıma geldi.

"Hadi gel, gidelim ıslanıcaksın."

"Olmaz, ben iyiyim."

"Saçmalama sırıl sıklam olucaksın. Gel hadi. Bin arabaya."

"Olmaz, binemem dedim ya.. Arabalara binemediğimi biliyorsun. Hâlâ ısrar edip durma. Binmiceğimi ikimizde biliyoruz. Benim gitmem gerek geç kalıcam."

"Dur bekle, bekle o zaman. Al bu şemsiyesi."

"Senden hiç bir şey istemiyorum dedim ya.."

"Tut şunu Valeria. İnatçılığın sırası değil. Herkesin içinde ıslak bir haldemi durucaksın? Arabaya binmiyorsun, bari al şu şemsiyeyi."
İstemesemde şemsiyeyi almak zorundaydım. Şimsiyeyi bana verip arabasına doğru giderken bir şeyler mırıldandı.

"Senin bu huyunu değiştirmemiz lazım." Arabasına binip, yanımdan ayrıldı.

"İnsanı sinir ediyor ya durduk yere...Pislik."

"İşte gençler dönemin en büyük aşk hikayelerinden biriydi bu eser. O dönem zengininden fakirine, yaşlısından gencine herkesin okuduğu bir romantizimin, aşkın efsanesiydi. Hatta bu hikayedeki bir inanca göre yağmurlu bir havada bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa, kaderleri sonsuza kadar birbirlerine bağlanır ve asla ayrılmazlar." Bayan Kathleeninson cümlesini duyduğumda kafamdan aşağı kaynar sular indi. Şaşkınlıkla kafamı döndürüp yanımda oturan Alex'e baktığımda, o da anlam veremeden bakıyordu suratıma. Ben hemen önüme dönüp, döndüm. Bilmiyorum ama çok utanmıştım.

"Gençler hazır aşktan bahs etmişken söyleyin bakalım sizin için aşk ne renk?" Sınıfta bir sessizlik oluştu. Herkes şaşkın şaşkın bakıyordu bayan Kathleenin suratına.

"Hadi ama, çok sıkıcısənın gençler. Neden öyle duruyorsunuz. Cevap versenize. Yoksa vericek bir cevabınız yok mu söylesenize? Böyle güzel bir histen haberiniz yok mu gerçekten?

"Benim var!" diye seslendi Grace.

"Hadi o zaman herkes birer birer kalkıp fikirlerini söylicek. Grace senden başlıyalım.Bakalım senin gözünde aşk ne renk?" Grace ayağa kalkıp konuşmaya başladı.

KANLI SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin