Hergün baktığımız tıkır tıkır işleyen saatler.
Her gün kırılan ama asla kırıldığı an anlayamadığımız kalbimiz.
Ruhumuzun yok oluşluğunun fark edilmemesi ve aldığımız nefeste boğulmamız.
Bunların hepsi gerçekten de kader miydi?
Yoksa kendi katilimiz biz miydik?
Yoksa hepimizin katili ruhumuz muydu?
Belki de ruhumuz bize aşıktı ve karşılık alamadığı için bedenimize acı çektiriyordu.
Belki de duygularımız da bir anda sinirlenip yırttığımız bir defter sayfası gibiydi.
Yok ederiz çöpe atarız ve sonra pişman olup tekrar olmasını dileriz.
Ama yok olan duyguları ne kadar dilersek dileyelim tekrar elde edemeyiz.
Çünkü ansızın giden duygular, ölmüş bir insana duyulan özlem gibidir.
Mezarına gitmeyi iple çekersin ve gideceğini anladığın zaman da buruklaşırsın ya öyle bir şey işte...**********************************
Spor salonuna gelmiştim ve çantamı dolaba koyduktan sonra telefonumu ve kulaklığımı aldım yavaşça kulaklığı taktım ve ağır adımlarla salona doğru ilerledim.
Ayakkabılarımın çıkardığı o sese hep sinir olurdum ve aldırış etmeyerek koşu bandına bindim.
Müziği son ses açtım ve hız ayarını da yükselttikten sonra koşmaya başladım.
20 yaşıma kadar kilomla çok alay edildiği için spor salonuna her gelişimde ilk koşu bandına binerim ve saatlerce koşarım.
25 dakika koştuktan sonra gözlerimi kapattım ve ellerimi tutunduğum yerden çektim.
Yan arabada gördüğüm flarını sallayan kız kapalı gözlerimin karanlığına geldi ve yine o anı yaşıyor gibi hissettim kalbimin daha çok çarptığını ve istemsizce hareketlerimin yavaşladığını fark ettim.
Neden böyle olmuştu ki?
O kız benim lavantam değildi ve lavantama ihanet edemezdim.
"Hayır Ömer düşünme o kızı saçmalama" düşünceleriyle boğuşurken gözlerimi açtım ve aynı hukuk bürosunda çalıştığım onur abinin omzuma vurduğunu fark ettim.
Telaşla kulaklığı çıkarttım ve koşu bandını durdurarak zemine ayak bastım.
"AA, Onur abi merhaba kusura bakma kendimi çok kaptırmışım yine" Onur abi orta yaşlı olmasına rağmen çok dinç ve yakışıklı bir adamdı anlayışla gülümsedi ve tokalaşmak amaçlı elini uzattı.
"Sorun değil Ömer'im, seni gördüğüm iyi oldu benim küçük kızım gözdenin iki gün sonra doğum günü partisi var senide görmeyi çok isteriz özellikle de gözde, seni çok seviyor biliyorsun" Bu sözleri üzerine gülümsedim ve alnıma gelen saçlarımı elimle kenara doğru götürdüm "Tabi ki gelirim Onur abi bende gözdemi çok seviyorum seve seve orda olacağım teklifin için teşekkür ederim" diyerek vedalaştım ve ağır adımlarla soyunma odasına doğru yürüdüm o sıra da ise gözdeye ne hediye alsam diye düşündüm neyse bir şeyler bulurum. Kulaklığı kutuya koydum ve kitlediğim dolabı açıp havlu ve şampuanı aldım.
Duşa kabinlerden birine girdim ve fıskiyenin altına girip saçlarımı ıslattıktan sonra şampuanı saçlarıma yedirdim ve nazikçe yıkadıktan sonra belime sardığım havluyla çıkıp dolaba doğru ilerledim kıyafetlerimi aldım ve üstümü giymek için soyunma kabinine girdim vücudumu iyice kuruladım parfümümü sıktım ve kabinden çıkıp tüm eşyalarımı alarak salondan çıktım arabama doğru bakarken yanında sarenin beklediğini fark edince sıkıntıyla bakıp iç çektim.
Sare liseden beri bana aşık olan o takıntılı kızdı hoş aşık mıydı bu da soru işareti ama. Benim bu salona geldiğimi öğrenince hemen yazılmıştı ve her idman bitiminde karşıma çıkıyordu.
Ağır adımlarla yaklaştım ve baktım "Yine ne istiyorsun Sare?"dedim soğuk bir ifadeyle.
Saçlarını arkaya doğru attı ve yapmacık gülümsemesiyle baktı.
"Ne istediğimi gayet iyi biliyorsun diye umuyorum Ömer" Bana süzen bir bakış attı ve ekledi "Görüyorum ki kendini baya bir geliştirmişsin, kasların giydiğin gömleğin altından bile ben buradayım diye bağırıyor resmen" kendine hakim olmalısın berk hakim olmalısın.
"Teşekkür ederim Sare sen demesen ben hiç anlamamıştım zaten, iyi ki söyledin şimdi izninle gitmem gerekiyor, senle çene çalmaktan daha önemli işlerim var" sarenin yüzüne bile bakmadan arabaya bindim ve sürmeye başladım neydi bu kızın benle derdi sevdiğine inansam belki bir nebze iyi davranırım. Bana aşık olduğunu söylediği gün gözümün önünde mertle öpüşmüştü.
Gerçekten gözümden düşmesine bedeldi.
Mert kim diye merak ediyorsunuzdur mert benim lisede ki en yakın arkadaşımdı üniversite için ukraynaya teyzesigilin yanına gitmişti geçen gün bir kaç gün sonra burda olacağına dair bir mesaj atmıştı bakalım ne kadar doğru ne kadar yalan.
Gözdeye hediye almak için bir AVM'ye gittim ve kızlar ne sever düşüncesiyle savaşıp vitrinlere bakarken bugün arabada şarkı söyleyen kızın flarının aynısını gördüm ve lavantama çok yakışır düşüncesiyle bir tane de ona aldım.
Lavantamın göz rengine çok yakındı ne yeşildi ne de mavi o kadar güzel renkleri vardı ki.
Sevinçle mağazadan çıktım ve
Hızla karşıda ki mağazaya girdim gözüme çarpan pembe omuzlarında çiçek işlemesi olan bir elbiseyi gözüme kestirdim ve gözdeye çok yakışır düşüncesiyle alıp rengarenk hediye paketi yapmalarını ve karton bir çantaya koymalarını söyledim onun hazırlanmasını beklerken iki genç kızın dikkatli bir şekilde bana baktıklarını fark ettim içlerinde ela gözlü olan kız arkadaşına dönüp
"Ay böyle kocam olsun on milyon lira borcum" olsun dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozuk Saat.
Teen FictionHayatının bir çoğunu hastane odasında sevdiği insanların yaşamını düşleyerek kendince yaşatan lavantanın hikayesi. 🩷✨️