Sen bana gelmesen de, ben aşka aşık olanım.
küçükken hep büyüyünce hayatın daha güzel olacagına inanırdım ama şimdi ise sadece ölülere inanır oldum, yaşam başlı başına bir oyunken ben nasıl kazanabilirdim ki? ya da nasıl var olabilirdim.
18 yaşımdan beri her dogum günüm de ölmeyi diledim, yaşamı sevmediğim için değil, kendimi sevmedigim için, ama neden yaşamı sevmediğimi de bilmiyordum ben hiç bir şeyi bilmiyordum.
Bildiğim tek şey bana hayatım da unutamayacağım bir travma yaşatmasına rağmen hala ömeri sevmemdi.
************************************
Gözlerimi açtığım da karanlık bir odadaydım ne cam vardı ne de bir ışık kaynağı.Ayağa kalktım ve bileklerimin bağlı olduğunu fark ettim.
"Peki ama neden bağlıyım ben?"
Kapıya doğru gittim ve vurmaya başladım.
"Heeey!, kimse var mı?"
-ses yok-
Bir kaç dakika düşünüp, etrafıma baktığım da bir perde olduğunu gördüm.Koşarak perdeye doğru gittim ve yavaşça perdeyi açtım görünürde bir cam vardı ama diğer odayı gösteriyordu cam da büyük harflerle bir yazı yazıyordu;
"AİLEN, BURADA"
Camın ardına bakmaya devam ettim ama kimsecikler yoktu.
Derin nefes alarak bir şekilde burdan çıkmam gerektiğini düşündüm ve komidinin üstünde duran abajuru alıp cama vurmaya başladım.
Bir şekilde dikkat çekmeliydim ve başardım da.İçeri beyaz gömlekli biri girdi elinde bir mektup ve fotoğraf makinesi vardı.
"Demeek, meşhur lavanta sensin ha?"
"Vera."
Dedim vurgulayarak.
"Peki, lavanta pardon vera hanım."
Mektubu bana uzattı, ve almak isterken hızlıca geri çekti.
"Bu mektup da senin hayatın yazıyor biliyor musun?, gerçek ailen, sana aşık olduğunu sanan ömerin gerçek hikayesi ve kardeşin lydia ile ilgili gerçekler."
Yutkundum ve mektuba bakarak konuştum.
"Ne demek gerçek ailem ve lydia?"
Karşımda ki adam gülmeye başladı.
"Kıyamam, ne kadar safsın sen böyle? Gerçek ailen kim onu bile bilmiyorsun."
Gerizekali andaval söyle de bilelim o zaman.
"Söyle de bilelim o zaman Afrika gergedanı, elinde mektup bana konuşuyorsun birde."
Gülmeye devam etti ve fotoğraf makinasini bana doğrulttu.
"Neyse şimdi seninle işimiz var"
Fotoğrafımı çekti ve mektubun içine koydu.
"Beni neden buraya getirdiniz ya? Ne derdiniz var sizin benle?"
Mektubu cebine koydu ve kolyesini düzelterek bana yaklaştı, saçlarımı kulağımın arkasına aldı.
"Derdimiz seninle değil ama maalesef tek kurban sensin, ve bu saflığın yüzünden ölücekmişsin gibime geliyor nedense."
Bir kaç saniye gözlerine baktıktan sonra, bir kaç adım geri gittim ve kasıklarına tekme attım.
Yere yıkılışını izlerken, cebinden sarkan çakıyı aldım."Sen ölme asıl, gerizekalı"
Koşarak ordan çıktım, merdivenleri indikten sonra büyük camın önünde tekerlekli sandalyede oturan bir kız dikkati mi çekti saçları lydianinkiler gibiydi uçları kıvırcık kıvırcıktı.
Elimde ki çakıyı yere düşürünce dikkat çekmiş olmalıyım ki tekerlekli sandalyede ki kız bana döndü, koşarak yanına gittim ve gözlerine baktım onun da gözleri dolmuştu ve yumruklarını sıkıyordu.
"Sen kimsin? Ne işin var burada git git görmesinler seni" dedi.
"Ben, ben vera buraya nasıl geldim bilmiyorum bunlar kim neden buradayım onu bile bilmiyorum."
Kızın göz bebekleri büyüdü ve dişlerini sıktı.
"Çabuk git buradan ÇABUK!"
Bana sesini yükseltmesiyle kendime gelmiştim ve koşarak evden çıktım iyi ki kapıda koruma yoktu.
Koşuyordum ama nereye gittiğimi bile bilmiyordum, ev dağlık bir yerdeydi ve ben koştukça sanki daha da çıkmaza giriyormuşum gibi geliyordu.
Sonunda bir yol görmüştüm ve gidip bir umut araba geçer diye beklemeye başladım.
Yaklaşık 10 dakika sonra bir jeep gördüm, durması için ellerimi kaldırdım, araba yavaşlayarak tam önümde durdu camı indirdi ve yeşil gözlü bir erkekti bana bakarak iç çekmişti.
"Ne olur beni evime götürün yalvarırım size lütfen"
Başını bin anlamında çevirdi ve koşar adımlarla arabaya bindim, içimde hiç olmadığı kadar bir korku vardı ve ben bu korkuyla nasıl savaşacağımı bilmiyordum tek çarem yumruklarımı sıkmak oldu.
***************************************
Kayra'nın ağzından;
Batuhan verayı kaçırdığını söyleyip dalga geçerken bir yandan elimden kaçtı demesiyle ayağa kalktım."Sen zaten ne zaman bir işi düzgün yaptın ki Batuhan! Anlamıyor musun o kıza tanıdığı herkes zarar verecek!"
Batuhan lydiaya aşıktı ve lydia için verayı kaçırmıştı.
Lydia yıllardır verayı görmek istiyordu ve bu sene batuhanı ikna edebilmişti.
Yolda çaresiz bir şekilde verayı görünce içimin çiz ettiğini fark ettim.
O kadar perişan bir hâldeydi ki bileğinde ki ipleri bile duruyordu lydianın anlattığı kadar değil ondan da çok güzeldi.
Veranın tek suçu ayperi tarafından aysimaya verilmesiydi.
Ve aysimanın suçu ise Ömeri ayperiye vermekti.Bilmiyormuş gibi sordum veraya;
"Neden bu hâldesin?"
Saçlarını geriye attı ve bana baktı gözleri dolmuştu ve çaresizlikle savaşmak istiyor ama yapamıyordu.
"Dün gece bir doğum gününe gittim ve ondan sonra resmen dünyam karardı, anlamiyorum ben insanlara ne yaptım ben kendi başına yaşayan biriydim sessiz sakin bir hayatım vardı şimdi ise beladan belaya sürüklendiğim bir hayatım var."
Arabayı durdurdum ve gözlerine baktım.
"Bundan sonra bir hayatın bile olmayacak."
Kayranın son cümlesinden sonra veranın iç ses;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozuk Saat.
Teen FictionHayatının bir çoğunu hastane odasında sevdiği insanların yaşamını düşleyerek kendince yaşatan lavantanın hikayesi. 🩷✨️