32. BÖLÜM: Kılık

312 41 117
                                    

Tomoe ile koridorlarda ilerlemeye başlamıştık. Kafetaryaya doğru dikkatlice yürürken olabildiğince sessiz hareket ediyorduk. Burası cidden korkutucuydu.

Kafetaryaya geldiğimizde arada bir gelen çatal kaşık sesleri içimi ürpertsede devam ettim. El fenerini kafetaryanın arka kısmına tutarak kapıya baktım. Kapıyı açtığım anda kapının aşırı derecede gürültülü bir gıcırdaması olduğunu fark ettim.

İçeride siyah gölgeler vardı. Bir tanesi tezgahta bir şeyler yapıyormuş gibi görünürken diğerleri küçük bir masada oturmuşlardı. Masanın üstündeki küllükten sanki gölgelerden biri sigara içiyormuş gibi sis çıkıyordu ve odanın içinde sigara kokusu olmasa da aynı sigaranın yaptığı öksürme ve nefes alamama etkisi vardı.

İzuku: "Bunlar her zaman buradalar mı?" Dedim arkamda saklanan kıza.

Tomoe: "Daha önce dediğim gibi, geceleri koridorlarda dolaşmadığım için ilk kez görüyorum."

İzuku: "Ne olduklarına dair bir fikrin var mı?" Hayır anlamında kafasını salladı.

Yavaşça etrafa bakındım. El fenerimin ışığıyla bir şeyin parladığını gördüm. Fakat gölgelerin tam arkasındaydı. Sessizce yanlarından geçmeye çalıştığım anda hepsi bana dik dik bakmaya başladılar.

İzuku: "... Selam?" Gölgeler dik dik bakmaya devam ettiler. Bir adım daha yaklaştığımda sigara dumanları önümde bariyer gibi bir şey oluşturdu ve geçmemi engelledi.

"Takas..."

İzuku: "Takas mı? Karşılığında ne istiyorsunuz?"

"Takas..."

Ne istiyon amına kodumun?

Derin bir nefes verdim. Burada oturan çalışanlar ne isteyebilirlerdi?

Büyük ihtimalle para.

Elimi cebime attığımda birkaç bozuk olduğunu fark ettim. Onlara gösterdiğimde bana dik dik bakmaya devam ettiler.

Tomoe: "Sanırım onların alabileceği hale getirmen gerekiyor."

İzuku: "Parayı öldürmemi mi bekliyorsun?"

Birkaç saniye düşünüp bileğimi tutarak el fenerini konumlandırdı ve bozukları benden alıp el fenerinin önüne doğru koydu. Böylece paranın gölgesi masaya yansımıştı. Gölgeler bir anda masadaki paranın gölgesi ile birleşip ortadan kayboldular.

İzuku: "...Bu tuhaftı. Her neyse." Yürüyüp yerdeki cismi elime alıp ne olduğuna baktım.

İzuku: "Bu bir metal parçası, büyük ihtimalle anahtarın bir kısmı."

Tomoe: "Yani gerisini bulmamız gerekiyor."

Yemekhaneden çıkıp yine dikkatlice yürümeye başladık. Etrafta o siyah sıvımsı maddeden küçük küçük vardı.

Koridorun devamında yerde bir şeyler olduğunu fark ettim. Yaklaştıkça bunların yerde yatan öğrenci cesetleri olduğunu, ve karınlarına, üstünde notlar yazan sınav kağıtlarının saplandığını gördüm. Bunlar gerçek ceset ya da hayalet değilse neydi?

Cesetler bir anda ayağa kalkmaya başladığı anda olduğumuz yerde durduk. Hepsi ayağa kalktı ve aralarında mırıldanmaya başladı.

"3. Soruyu yanlış yapmışım..."

"O çok kolaydı... 7. Soru zordu..."

"Kolay değildi... Çok düşük aldım..."

"Annem beni mahvedecek..." Bunlar sınav haftasında duyduğumuz klasik cümlelerdi.

~ÇATI KATI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin