29. BÖLÜM: Tepe

367 38 65
                                    

İzuku'nun ağzından:

Olanlara inanamıyordum.

Operasyon yapılmak üzereydi. Her şey hazırlanmıştı ve bir sonraki gün yapılacaktı. Fakat şöyle bir sorun vardı.

Overhaul yer değiştirmişti.

Yani artık benim gidip gördüğüm yerde değillerdi. Bir şekilde kahramanların burayı bulmuş olduklarını biliyor olmalıydı. Ve bu yüzden farklı bir yere kurulmuştu. Fakat bunu nereden bilebilirdi ki? Nasıl haberi olmuştu?

Nereye gitmişlerdi?

Eri'yi kurtarmamıza bu kadar yaklaşmışken her şeyin mahvolmasına anlam veremiyordum. Sinirlerden delirecek gibiydim.

Ve en kötüsü de Yuto ortalıkta yoktu.

Onunla herhangi bir bağım olmadığı için onu çağıramıyordum. Ve ortalıkta olmaması beni oldukça endişelendiriyordu. Çünkü ona Eri ölürse sen de yeryüzünden gidecek misin diye sorduğumda evet demişti.

Bu olmamıştı değil mi? O kız ölmemişti... Bu olamazdı. Onu kurtarmamıza çok az kalmıştı.

Yuto ile bağlantı kurmaya çalışıyordum ama ona ait bir şeyim olmadığı için bu mümkün gibi durmuyordu. Yine de saatlerce buna uğraşmıştım. Stresten odamda dört dönüyordum.

Eğer o gün kıza yardım etmiş olsaydım belki de bunlar olmazdı. Lanet olsun... Kız iyiydi değil mi? Ölmemişti değil mi? Sonuçta ne olursa olsun ona ihtiyaçları vardı, ona bir şey yapmazlardı.

O zaman neden taşınmışlardı, neden Yuto ortalıkta yoktu?

Shinso: "İzuku sakin ol lütfen." Sesi endişe ile dolu çıkıyordu. Overhaul'un yer değiştiğini öğrendiğimden beri sinirden delirecek gibiydim.

İzuku: "Eğer o gün bir şey yapsaydım..." iki elini omzuma koyup ona bakmamı sağladı.

Shinso: "Senin bir suçun yok İzuku. Hem daha ne olduğunu bilmiyoruz ve eminim en kısa sürede kahramanlar yine onları bulacaklar. Senin orada bir şey yapma gibi bir durumun olamazdı. Sen doğru olan şeyi yaptın. Tamam mı?" Ağlamak üzereydim. Kendimi çok suçlu hissediyordum. Benim sorumluluğum olmadığını bilsem de elimde değildi.

Kollarını bana sarmasıyla ona geri sarıldım.

İzuku: "O kolye ile Yuto'dan haber alamıyor musun?"

Shinso: "Maalesef, benim senin gibi güçlerim yok ve bu kolye de onu görmemden başka bir şeye sebep olmuyor.

Ama merak etme, ona bir şey olup olmadığını bilmiyoruz, hemen umutsuzluğa kapılma. Eminim işler yoluna girecektir."

İşler yoluna girmek zorundaydı.

Derin bir nefes verdim. Kafamı toplamam gerekiyordu.

Evden çıkıp yürümeye başladım.  Nereye gideceğini bilmiyordum ama görünüşe bakılırsa ayaklarım beni bir yere götürüyordu. Berbat hissediyordum, gittiğim yer her nereyse bana iyi gelecek miydi merak ediyordum. Çünkü yürümek normalde bana iyi gelirdi, ama şu an yürüdüğümün farkında bile değildim. Düşünceler zihnimi yiyordu.

Bir süre sonra kafamı kaldırdım ve hafifçe sırıttım. Ayaklarım Gerçekten de beni kafamı dağıtacak bir yere götürmüştü.

Çocukken gitmeyi çok sevdiğim, şehri gören bir tepeydi burası. Burayı keşfettikten sonra Katsuki ile defalarca kez geldiğimi hatırlarım. Oyunlar oynar, sohbet ederdik. Bazen ise sadece uzanıp bulutları, hava kararınca da yıldızları izlerdik. Tabi eve geç gittiğimiz için annelerimiz meraktan ölmüş olurdu. Mitsuki Teyze Katsuki'yi azarlarken benim annem iyi olduğum için sevinir ve beni uyarırdı.

~ÇATI KATI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin