10. BÖLÜM: Özür

1.3K 121 276
                                    

Okuldan eve geldiğimde zorla bir iki lokma yedim. Odama girip kapıyı kilitledim. Yatağıma oturup boş boş uzandım. Uykum vardı, bayağıdır düzenli uyumuyordum ama ne zaman uyusam kabuslar görüyordum. Izuku'nun kendini attığını görüyordum. Yerde kanlar içinde... Ya da bana her şeyin benim suçum olduğunu söylüyordu. Artık gerçekten buna katlanamıyordum.

Kalkıp bir tane hap içtim. Bunak (annesi) beni zorla terapiste götürdüğü zaman almıştım. Ne kadar yararı var tartışılır.

Tekrar yatağıma girdim. Hiç bir şey yapmak istemiyordum. (Bu ben) Artık hiç bir şeyden zevk almıyordum. Hiç bir şey beni mutlu etmiyordu.

Tamamen boşlukta hissediyordum.

O sırada aklıma bir şey geldi. Bu dünyada milyarlarca insan vardı ve bu insanlardan birinde elbet...

  Onu tekrar görmemi sağlayabilecek bir özgünlük olmalıydı...

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Katsuki'nin ağzından:

Son birkaç gündür deli gibi arıyordum. İzuku ile temasa geçebileceğim bir yol olmalıydı. Bu geçmişe gitmek, ya da ölüler ile temasa geçebilmek gibi özgünlüğü olan birini bulmam demekti.

Ve günler sonra birini bulmuştum. Burayı bulmam çok tuhaf olmuştu açıkçası. İnternetten araştırma yaparken bir sitedeydim ve kenarda bir reklam çıktı. Eski bir dükkanın reklamıydı.

Aradığınız her şey burada.

Bir reklam için fazla iddialıydı, özellikle eski bir dükkan için.

Reklama virüslü olmadığını umarak tıkladım. Hurdalık eşyalar gibi gözüken bir sürü tuhaf eşyanın, takıların olduğu bir dükkanın reklamıydı. Dükkan o kadar eski duruyordu ki sanki dükkanın tahtaları her an yıkılacakmış gibiydi.

Dükkanın sahibinin fotoğrafı vesayre yoktu. Hatta adres veya telefon da yazmıyordu. İnsanlar bu dükkana nasıl ulaşcaklardı ki?

Fakat nedendir bilmiyordum... Bu dükkan hakkında bir şeyler aşırı derecede tanıdıklık hissi veriyordu. Eşyalar, duvarlar, özellikle duvarlardaki resimler...

Burayı nasıl bulacağımı bilmiyordum ama içimden tuhaf bir ses burayı bulmamı söylüyordu. Bunun saçma olduğunu düşündüm. Fakat son anda gözüm başka bir yazıya takıldı.

Her zamanda, her dünyada, ihtiyacın olacak her şey...

Bu da ne demekti şimdi? Ve neden bu cümle içimde tuhaf bir hisse sebep oluyordu.

Burayı bulmak konusunda kararlıydım. Evden çıkıp yürümeye başladım. Nasıl bulacağımı bilmiyordum. Etrafaki insanlara eski bir dükkan ya da ev görüp görmediklerini soruyordum ama herkes öyle bir yer görmediklerini söylüyordu.

Uzun bir süre yürüdükten sonra şehrin ıssız kısımlarına gelmiştim.

Bir süre yorulmuş bir şekilde bir su heykelinin önündeki bankta oturdum. Su heykeli bir kadını sembol ediyordu. Beyaz betonla yapılmış ve güzel bir heykeldi. Daha önce bunu gördüğümü hatırlamıyordum. Gerçi şehrin bu kısımlarına çok uğramadığım için bu normaldi. Heykelin gözlerinden ve ellerinin arasından sular geçiyordu. Bir kolu havada ve bir yere uzanmış şekilde duruyordu. Parmağının çevresinde yüzük izi gibi içe göçük bir kısım vardı. Heykeli incelerken güneş batmaya başlamıştı. Tam kalkacakken güneşin ışığı heykele vurmaya başladı ve o sırada heykelin su akan gözlerinin birinden güneş ışığı ile parlayan bir şeyin aktığını ve gözünden heykelin aşağısındaki su birikintisine düştüğünü gördüm. Ne olduğunu merak edip suya elimi daldırdığımda elime bir şey takıldı. Bu bir yüzüktü. Üstünde güzel bir taşın olduğu hoş bir yüzüktü. Kadına tekrar baktım ve yine o yüzük izini gördüm.

~ÇATI KATI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin