Ay bu son bölüm hadi bakalım
İyi okumalar size, sizi seviyorum <3
Sınır: 25 yorum.
×××××
Artık Amara ile olduğumun 4.günüydü. Bize normal davranıyordu, hiç yanlışı olmadı ama o hâlâ bir ermeniydi. Köyde, şehirde yaptıkları acımasızlıklar, ağıza alınmayacak işkenceler-hepsi midemi bulandırıyordu. Onun da onlar gibi halkımı katlettiğini bilmek modemin bulanmasının en büyük sebebiydi.
"Günaydın." Dedi salona girerek. Kafamı kaldırıp ona baktım. Konuşmadan sadece kafa salladım. Artık bacağım iyileşmişti. Yalan yok, onun bunda çok büyük emeği vardı. İşe gitse de, birkaç saatte bir gelip benim sargımı değiştiriyor, yiyecek meyve ve sebzeler alıyordu. Ama bu 4 günde anladığım bir şey varsa o da iyi bir aşcı olmadığıydı.
"Günaydın Ali." Beşikte uyuyan Ali'ye gülümseyerek baktı ve burnuna hafifçe dokundu. Artık Ali'ye temas etmesi beni eskisi kadar rahatsız etmiyordu. Onun bir katil olduğunu görmezden gelmeye çalışıyordum yoksa onunla burada daha fazla dayanamazdım.
Kafasını kaldırarak bana baktı. Üzerinde yine yeşil askeri üniforması vardı. Elinin birini pantolonunun cebine koymuş Ali'ye bakıyordu.
"Yemek yediniz mi?" Diye sordu kafasını kaldırıp bana bakarak. Kafa sallayarak onun için yaptığım yumurtayı gösterdim. Bu hareketine gözleri genişledi. Evet, ona iyi tavır sergilemiyordum veya yemek de yapmıyordum hatta yüzüne de bakmıyordum. Ama bizi ermenilere vermek yerine kendi evinde gizliyorsa, bir karşılık vermem gerekiyordu.
Yüzüne bir gülümseme yerleşti. Çantasını kenara koyarak tabureye yaklaştı. Sandalyeye oturdu ve sessizce yemeğini yemeye başladı. Ben de onun yanından geçerek Ali'ye doğru gittim. Yemeğini yediği için rahatça yatıyordu.
Ali daha 3 aylık bir bebekti. Bu yüzden anne sütüne ihtiyaç duyuyordu. Fakat burada yaşadığım gerginlik ve korku anne sütünü azaltmaya başlıyordu.
"Teşekkür ederim." Yemeği bitirdiğinde tabağı alarak lavaboya yerleştirdi.
"Rica ederim." Dedim sadece. Ellerini yıkadıktan sonra tabağı da yıkadı ve yerine koydu.
Yanıma gelip çantasını alacakken kapı çaldı. Kaşları çatılırken formasının üst cebinden kapaklı bir saat çıkardı. Dışı kızıl kaplamalı bir saatti. Pahalı olmalı.
"Sessiz ol ve Azerbaycanca konuşma." Parmağını dudaklarının üzerine koyarken söyledi. Sürekli olarak bunu tekrar etmesi artık sinirimi bozuyordu. Ben aptal değilim, kendimi kötüden daha kötüye atmam.
Kapıyı açtığında onun gibi asker formasında bir adam çıktı. Kirli sakallı, siyah saçlı bir adamdı. Bakınca bile mideniz bulanıyordu.
"Vitali Balasanyan." Dedi Amara sahte olduğu belli olan neşeli bir ses tonuyla. Elini kapı pervazına yaslarken kapıyı çok az açık bıraktı. İçeriyi görsün istemiyordu belli ki.
"Amara Vasulli." O da Amara'ya aynı ses tonuyla karşılık verdi. Belli ki ikisi de bir birini pek sevmiyordu.
"Duyduğuma göre bir misafiriniz varmış." Kapı tarafına baktığımda adam sanki içeri bakmak için çabalıyordu. Amara kapıyı daha da çekerek neredeyse kapattı.
Ermenice konuşuyorlardı ve ben bir şey anlamıyordum. Kısa bir sessizlik oldu aralarında.
"Yoldaş komutan, benim misafirim sizi neden ilgilendiriyor?" Ne dediğini bilmiyorum, ama sesi sanki öfkeliydi. Diğer askerin meraklı olmasını sevmemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/341257945-288-k419257.jpg)