88

16 2 0
                                    

Sessiz sedasız odanın bir köşesinde seni bekliyorum. Beklemekten sıkılmadığım tek detaysın hayatta. Yatağını toplayan annene çok kızgınım. Senin her santimine izini bıraktığın o güzel yorganı bi çırpıda fabrikadan çıkmış gibi dümdüz etmesine. Odanın içerisinde dolanan her kokunu bi pencereden çöpe atmasına. Tarağına bıraktığın o güzel iki tel saçını toplayıp yok etmesine. En çokta o eşofmanların vücudunun şeklini almış, teninin sıcacık samimi hallerine bürünmüşken. Havada birkaç hareket ile tamamen bir paçavraya dönüştürüp bir sepete koymasına kızgınım. Seni beklerken arada bir pencerene kuşlar konuyor bazen içeri bile giriyorlar. Bu aksiyon dışında seni beklemek çok durgun ve keyifsiz ama sen kapının kolunu çevirip içeri girdiğinde her şey anında düzeliyor. Her ne kadar sen içeri asabi tavırlarla gelip çantanı bir yerlere fırlatsan eline telefonu alsan bile. Bazen soyunmadan saatlerce oturuyorsun. Yorgunluktan bazen deri ceketinle uyuyakalıyorsun. Kırmızı rujun defalarca yorgana bulaştığı halde bunu çıkarmadan uyuyorsun. Dudaklarının kenarlarına dağılınca çok tatlı oluyorsun. Saçların dağınık o uykudan uyanıp dakikalarca bekliyorsun. Ne düşündüğünü bilmek epey zor bazen ağlamaya başlıyorsun. Seni anlamak o kadar zor ki. Bu yazıyı yazarken bile seni ben hayal ediyor/yaratıyorum gene de seni anlayamıyorum. Odanın köşesinde falan değilim hayatının en ücra köşesinde seninle birkaç kez konuşmuş bir insan olarak beklemekteyim. Merak etmekteyim. Niye şanslı olan değilim. *Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?*

ÖlmeyemeyilliyimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin