Ölmeyemeyilliyim

86

Tanrı adına konuşan misyonerler, en büyük faşistten bile tehlikelidir. İnsanları yanlış yollara saptırarak, kendilerinin ve tanrının otoritesini kabul ettirirler. İnsanı insan yapan sorgulama dürtüsünü ortadan kaldırarak. İnsana ait olmayan tecavüz, cinayet ve hırsızlık duygularını empoze ederler. Otoriteleri güç kazandıkça bu suçları işlemeye daha da meyilli olurlar. Bu suçları el altından işlerler ve hep bir maşa yolu ile yaparlar. Olmayan tanrılara dua ettirirler. İnsanlığın direniş gücünü emerler. İnsanlığı hayatta tutan direniş ve sorgulama içgüdülerini körelterek. İnsanlığın sürekli ileri giden evrimini bir çapa gibi yavaşlatmaktadırlar. İnkarları ve düzensiz isyanları yüzünden milyonlarca insanı ölüme sürüklerler. Doğanın bize bahşettiği adaptasyon ve evrim geçirme özelliğini kendilerince yorumlayarak sahte tanrılarına mal etmeleri, kendi kitaplarını yazarak tanrıya mal etmeleri kadar komiktir. Tanrının yazdığı kitap binlerce yıldır tek doğru yolu, binlerce mezhep ile açıklamaya çalışmıştır. Gene de tek doğru bilime yenilmişlerdir çünkü bilim yanlışlarını kabullenerek doğru yola ulaşma amacındadır. Tanrı bir örs gibi tarihin tozlu raflarında hareket etmez iken bilim o tozlu rafları defalarca başka bilgilerle doldurmuştur. Bilim adına yapılan savaş, açlık ve sefalet yok olmasına karşın dinin doğurduğu bu sorunları bilim çözmeye çalışıyordur. Din ve tanrı insanlara konfor alanı verirken, bilim insana sadece acı doğruları verir. Tanrı, sadece insan uydurması değil hem de insanlığın gördüğü en büyük soykırım aracıdır. Tanrı adına yapılan her şey kabul görebilir. Etik ve kurallar işlemez. Din tanrının meydanda okuttuğu bir fermandan farklı olmamasının yanında bir kutsal monarşidir. İnsanlığın en yüce özelliği direniş ve evrim ile feth olunacaktır. Bütün yarattığı betondan tanrılar ile göremediğimiz sözde tanrılar insanlığın tarihinde bir kara leke gibi kalacaktır. Direniş bir kez daha kazanacaktır. İnsanlık bir kez daha kurtulacaktır.